İngiliz Atasözleri, İngilizce Atasözleri ve Anlamları
The grass is always greener on the other side of the hill.
Çimenler tepenin diğer tarafında her zaman daha yeşildir. İnsanlar sahip olmadıkları şeyleri gözlerinde büyütür ve daha çok isterler.
Two heads are better than one.
İki kafa bir taneden iyidir. İki kişi bir araya geldiğinde bir kişiden daha etkili veya kolay çözüm bulabilirler.
Don’t put all your eggs in one basket.
Bütün yumurtalarını bir sepete koyma. Yedek planın olsun. Bütün paranı veya zamanını bir plana harcayıp kendini riske atma.
One man’s trash is another man’s treasure.
Bir adamın çöpü başkasının hazinesidir. Farklı insanların neyin değerli olduğuna dair farklı fikirleri vardır.
If you can’t beat ’em, join ’em.
Onları yenemiyorsan, katıl. Bir fikri veya kişiyi yenemiyor veya değiştiremiyorsan, sen değişmelisin.
Actions speak louder than words.
Hareket kelimelerden daha sesli konuşur. Bir şeyi yapacağını söylemek pek bir anlam ifade etmiyor. O işi gerçekte yapmak daha zor ve daha anlamlıdır.
You can’t make an omelet without breaking a few eggs.
Birkaç yumurta kırmadan omlet yapamazsın. İyi bir şey yapmaya çalışırken muhtemelen birkaç hata yapıcan veya birilerini sinirlendiricen. Bu konuda pek endişe duymana gerek yok, sadece iyi sonuçlara odaklanıp işine devam et sonuçta bu tür olumsuzluklar olmadan iş yürümez.
People who live in glass houses should not throw stones.
Cam evlerde yaşayanlar taş atmamalılar. Eğer mükemmel değilsen diğer insanları da eleştirme.
The squeaky wheel gets the grease.
Gıcırdayan tekerlek yağlanır. Eğer bir konuda şikayet edersen daha iyi bir hizmet alabilirsin. Bunun de Türkçe karşılığı "Ağlamayan çocuğa meme vermezler." olurdu.
You can’t have your cake and eat it too.
Pastayı hem yiyip hem de saklayamazsın. Yani bir işi yapmak için sadece bir yolu tercih etmek zorundasın. İki yolu da aynı zamanda deneyemezsin.
Beauty is in the eye of the beholder.
Güzellik görenin gözündedir. Farklı insanların neyin güzel olduğuna dair farklı fikirleri vardır.
A poor workman blames his tools.
Beceriksiz işçi suçu alete atar. Bir işi halledeceğini söyleyip halledemeyen kişilerin suçu başka şeylerde aramasıdır.
Don’t judge a man until you’ve walked in his boots.
Bir kişinin botlarını giymeden onu yargılama. Bir kişiyi yargılarken veya eleştirirken kendimizi önce o kişinin yerine koymalıyız ve durumu öyle değerlendirmeliyiz.
Good things come to those who wait.
İyi şeyler bekleyenlerin başına gelir. Bazen beklemek en iyi stratejidir. Buna benzer örnek verecek olursak, “Sabreden derviş muradına ermiş.” Atasözü gayet uygun gözüküyor.
You mustn’t cry over spilled milk.
Dökülen süte ağlamamalısın. Yaptığın hatadan dolayı üzüntü yaşamamalısın, nasıl olsa yanlışı değiştiremezsin.
A bird in the hand is worth two in the bush.
Eldeki bir kuş çalıdaki iki kuştan daha değerlidir. Elinde olup az bulunan bir şey sahip olmadığın veya muhtemelen olamayacağın çok şeyden daha değerlidir.
You can lead a horse to water, but you can’t make him drink.
Atı suya götürebilirsin, ama ona suyu içiremezsin. İnsanlara bir işi yapmayı gösterebilirsin ama onları yapmaya zorlayamazsın.