Son dönemde Mısır'da yaşananlarla ilgili değerlendirmeler
Mustafa İslamoğlu'nun Kendi Tarihine Düşman Yetişen Nesli Değerlendirmesi
Biz duygusal olarak yırtılmış toplumlarız, düşmandan nefret etmediğimiz kadar karşıt fikirlerden nefret ediyoruz, birbirimizden nefret ediyoruz farkında mısınız? Bunun içinde yumurtasını pişirmek için memleketi yakacak. Benim yumurtam pişsin memlekette yanarsa yansın, böyle bir zihniyet. Aşırı ideolojikleştik. Aşırı ideoloji tavrı hepimizi kuşattı. Onun için zihnimize deli gömlekleri giydirdiler, duygularımıza deli gömlekleri giydirdiler. Birbirimizin acılarından ders alalım. Mısır İstanbul'dur, Türkiye'dir. Türkiye, Mısır'dır. Bu duygusal, düşünsen fikri yırtılmışlığı tamir etmeden yol almamız mümkün değildir. Bölgesel kurtuluş mümkün değildir. Ulusal devletlerin kurtuluşu mümkün değildir. Ya toptan kurtulacaz, ya toptan batacaz. Hepimiz birbirimizi ilgilendiriyoruz. Suriye'nin kurtuluşu diye bir şey yoktur. Suriye'nin kurtuluşu Türkiye'nin kurtuluşu, Türkiye'nin kurtuluşu Mısır'ın kurtuluşu, Mısır'ın kurtuluşu Sudan'ın kurtuluşudur. Biz birbirimize bağlıyız, bunu fark ettiğimiz gün uyanmış olacağız. Rabbim şuur, akıl ve istikamet versin. Rabbim bu ümmetin birliğini ve dirliğini korusun inşallah.
Mustafa İslamoğlu
Mısırlı imamın ayakta alkışlanan kilise ziyareti!
Tahrir Meydanı'nın hemen yanındaki caminin imamı, yeni yılda Kahire'deki kiliseye giderek Hristiyanlara sürpriz yaptı. İmamın sürpriz ziyareti kilisedekileri gözyaşlarına boğdu.
"Selamün Aleyküm! Öncelikle ben kardeşiniz Mazhar Şahin, Ömer Makram Camii İmam Hatibi. Doktoramı Ezher Üniversitesi'nde Kur'an Belagatı üzerine yaptım. Burada Ömer Makram'da 2005 yılından beri buradayız. Kilise ile aramda samimi bir ilişki var, bir sevgi ilişkisi var, aramızda bir dostluk var. (İmamın bu sözleri kilise cemaati tarafından uzun süre alkışlanıyor, tezahüratlar yapılıyor, hepimiz Mısırlıyız) İmam doktor Ahmed diye birisini yanına çağırıyor, benim bu kiliseyle olan ilişkim İslam'ın emrettiği bir ilişkidir. Çünkü İslam bize komşularımıza iyi davranmamızı emrediyor. İlişkimiz iki ruhtan beslenir. Dini ruhtan ve vatanseverlik ruhundan. Mısır, her savaşta hem müslümanların hem hıristiyanların kanlarının üzerinde akıtıldığı bir ülke, öyle bir ülke ki herkesi aralarında herhangi bir fark olmadan elele yaşamayı ister. Mısır öyle bir ülke ki Makram Ubeyid Paşa yaşadı burada, Muhammed Abduh yaşadı, hem müslüman hem hıristiyan müstesna şahsiyetler yaşadı burada, burayı abat ettiler. Yüce Allah'ın bu ülkeyi yarattığı günden günümüze Nil nehrinin aktığı bu ülke; ki bu nehrin suyundan inancı ve mezhebi ne olursa olsun herkes içti, kim derseki bu ülke yalnızca tek bir inanç üzerine kurulmuştur, kuşkusuz o hatalıdır, çünkü bu ülkenin temelleri Mısır'ın teriyle kurulmuştur, Mısırlıların eliyle kurulmuştur, hem müslümanların hem hıristiyanların eliyle... Bizzat bu kilisenin devrim açısından büyük bir anlamı vardır, kardeşimin dediği gibi bu kilise 25 Ocak devriminin başladığı ilk günden itibaren kapılarını devrime açtı, aynen Ömer Makram camiinin kapılarını açtığı gibi.
Devrim günlerinde nasıl ki Mısırlılar gelip Ömer Makram Camii'nde yatıyorlardı, kimse onlara ne isimlerini ne dinlerini soruyordu, aynı şekilde Mısır'ın erkekleri ve gençleri gelip burada bu kilisede yatıyorlardı, kimse onlara dinleri veya inançlarını sormadan, Çünkü Mısır içinden geçtiği her çetin dönemde olduğu gibi tüm çocuklarını bağrına basar, çocuklarının omuzları üzerinde yükselir. Mısır tüm dünyada eşşiz bir örnektir, oluşumuyla, kişileriyle, binalarıyla, niliyle, her şeyiyle eşşizdir. Coğrafi oluşumda da öyle, bu büyük ülke Mısır Allah'ın izniyle güvenli bir ülke olmaya devam edecektir, bu ülke toprağının üzerinde dolaşan kişi onu koruyacaktır, ister müslüman olsun ister hıristiyan, (burada yine cemaatten yoğun alkışlar ve tezahüratlar yükseliyor) Bizim bugün Ömer Makram Camii'nden Kasr Dubara Kilisesi'ne gelişimiz, Mısır'ın dahili ve harici düşmanlarına bir mesajdır. Nasıl ki halk Mısır bayrağı altında Ocak devriminin yanında durmuşsa, bu halk yine güçlü, aziz, başı dik bir şekilde çocuklarının omuzlarında güzel günlere ulaşacaktır, o güzel günler ne kadar uzak olursa olsun,Tüm dünyaya mesajımdır, elinizi Mısır'dan çekiniz. Mısır kendi problemlerini çözmeye daha muktedirdir, Mısır'da etnik-mezhep problemleri yoktur, inanç problemleri yoktur.Mısır'da yalnızca fikir problemi vardır.Mısır'daki problem veya kriz fikir krizidir. Yeniden Mısır ruhunu anlamaya ihtiyacımız vardır, İslam ruhunu anlamaya ihtiyacımız vardır,hıristiyanlık ruhunu anlamaya ihtiyacımız vardır. Kendi aramızda diyalog kurmak istiyoruz, üzerinde ittifak ettiğimiz şeyde yardımlaşmak istiyoruz, ihtilaf ettiğimizde diyalog kurmak istiyoruz. Bu ülkeye adı ne olursa olsun hiç bir sömürgecinin girmesini istemiyoruz, istiyoruz ki Mısır çocuklarıyla güçlü ve üreten bir ülke olmasını istiyoruz, örneğin bir fabrika örneğini verirsek, bana içinde yalnızca müslümanların veya yalnızca hıristiyanların çalıştığı bir fabrika gösterebilir misiniz? Hatta Şobra gibi bir bölgede oturanları şu müslüman bu hıristiyan diye ayırabilir misin? Hatta öyle evler vardır ki hıristiyan ve müslüman birlikte oturuyor, veya içinde oturanlar müslüman ev sahibi hıristiyan veya tam tersi, burada bazı Mısırlılar vardır babaları müslüman anneleri hıristiyan, biz birlikte 1967 savaşında savaştık, ondan önce 1948'de savaştık, aynı şekilde 1973 savaşında ve 25 Ocak Devrimi'nde, hiçbirimiz yanında duran kişiye ne ismini, ne partisini ne de dinini sormuyordu. Mısır krizlerde sesi herkesin sesinden gür çıkar. Mısır krizde tüm çocuklarının tek bir el olmasını ister, bugün buraya benimle birlikte yüzlerce hatta binlerce kişi geldi, sizin bayramınızı kutlamak için (Cemaatten yoğun alkış ve tezahürat)...