Hilmi Ziya ÜLKEN
(1901, İsranbul; 1974, Istanbul) Türkiye'de felsefeden sosyoloji ve psikolojiye, felsefe tarihinden ; mantık tarihine,Islâm felsefesinden Türk- İslâm düşüncesi ve çağdaş Türk düşüncesine, bilim felsefesinden eğitim felsefesine kadar birçok alanda eser veren, özellikle Türk düşünce tarihi araştırmalarının yapılmasında etkili olan felsefecimiz.
Kimyager Dr. Mehmer Ziya Ülken ile Kazanlı Müderris Kerim Hazret'in ; torunu olan Müşfike Ülken'in oğludur. İlköğrenimini özel Tefeyyüz Mektebi'’nde, ortaokul ve Lise öğrenimini Istanbul Sultanisi'nde tamamladı (191&). Mülkiye Mektebii'ni1921'de bitiren Hurşit Ziya, İstanbul Dârülfünunu Edebiyat Fakültesi'nde Coğrafya asistanlığına atandı.
Felsefe Bölümü'nden ahlâk, sosyoloji ve felsefe tarihi sertifikaları aldı. Şubat 1924'te Bursa Lisesi'nde Coğrafya öğretmenliğine başladıysa da aynı yıl Ankara Lisesi'nde Felsefe ve Muallim Mektebi'nde Tarih ve Coğrafya öğretmenliklerine atandı. Çok geçmeden de öğretmenlikte ek görevli kalarak Maarif Vekâleti Tercüme Heyeti üyeliğine seçildi (1925).
Daha sonra Çapa Kız Muallim Mektebi'nde Tarih ve Psikoloji dersleri ile İstanbul Erkek Lisesi'nde Felsefe dersleri öğretmeni olarak görev yaptı. t933 Üniversite Reformu'na kadar Istanbul Erkek Öğretmen Okulu ile Galatasaray ve Kabataş liselerinde Felsefe ve Sosyoloji öğretmenlikleri görevini sürdürdü.
Reform' dan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Türk Medeniyeti Tarihi Kürsüsü geçici kadrosuna "profesör muavini" olarak atandı ve alanında araştırmalar yapmak üzere Berlin'e gönderildi.
1941 yılina kadar Istanbul Üniversitesi'nde doçent sıfatıyla Türk Tefekkürü Tarihi dersleri veren Hilmi Ziya, o yıl Felsefe Bölümü Başkanı Ord. Prof. Dr. Ernst von Aster ve Prof. Dr. Şerafettin Yaltkaya'nuı önerisiyle profesörlüğe yükseltildi.
İslâm Felsefesi, Sosyoloji ve Değerler Felsefesi derslerini vermeye başladı. Maarif Vekâleti 1944 yılında Sosyoloji dersini kürsü haline getirerek yönetimini ona verdi. Ayrıca bu dönemde İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Sanat Tarihi derslerine de girdi. Ernst von Aster'in 1948'deki ölümünden sonra, 1949' da yeni kurulan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Sistematik Felsefe Kürsüsü'nde ek görevli olarak çalışmaya başladı. 1957'de ordinaryüs profesörlüğe yükseltildi.
27 Mayıs 1960 müdahalesinden sonra Milli Birlik Komitesi tarafından çıkarılan 27.10.1960 tarih ve 114 sayılı kanunla Felsefe Bölümü'ndeki görevine son verildi. 1962'de bu kanun yürürlükten kalktıysa da İstanbul'a dönmedi ve İstanbul Üniversitesi'ndeki görevinden 16.8.1962'de istifa ederek A. Ü. İlahiyat Fakültesi kadrosuna geçti. 1968'de yeni kurulan Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde ek görevli olarak Eğitim Felsefesi dersleri verdi. 1971 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı ise de Senato kararıyla görev süresinin uzatılması üzerine Temmuz 1973'e kadar İlahiyat Fakültesi'ndeki görevini sürdürmüştür.
Hilmi Ziya Ülken'in oldukça geniş yelpazede ve çeşitlilikte bir yayın ve mesleki örgüt hayatı vardır. Cumhuriyet öncesinde çıkan Mihralı ve Anadolu dergilerinin kurucuları arasındadır. Muallimler Birliği nin çıkardığı aynı adlı dergide de çalişmıştır. 1928'de Mehmet Servet'le birlikte Türkiye'de felsefecilerin ilk mesleki örgütü olan Türk Felsefe Cemiyeti' ni kurmuş ve bu derneğin yayın organı olan Felsefe ue Içtimaiyat Mecmuası ’ nda etkin rol oynamıştır. Aynı derneğin 1932 ve 1943 yıllarında tekrar kurulması girişimlerinin ön saflarında da hep o vardır. Dernekçilik faaliyetleri 1949'da kurduğu Sosyoloji Cemiyeti ile sürmüştür.
Türk Tarih Tezi'nin etkisiyle Türk kültürünün tarihi temellerinin araştırılması, bulunması, hatta yaratılması görüş ve hedeflerini egemen olduğu 1930'lu yıllarda Hilmi Ziya 1933 Üniversite Reformu'ndan hemen önce iki ciltlik bir eser yayınlamıştır. Türk Tefekkür Tarihi adli bu kitapları gören Atatürk, Galatasaray Lisesi Felsefe ve İçtimaiyat muallimi Hilmi Ziya'yı Ankara'ya çağırarak görüşmüş; kendisinin yeni kurulacak üniversiteye bu konuda ders vermek için öğretim elamanı olarak atanacağını ve ayrıca aynı konuda araştırma yapmak üzere yurtdışına gönderileceğini bildirmişti. Yeni üniversitenin (İstanbul Üniversitesi) Felsefe Bölümü Türk Medeniyeti Tarihi Kürsüsü'ne atanan Hilmi Ziya, bu alanda araştırmalar yapmak üzere gittiği Almanya' dan döndüğünde esas kadroda Türk Medeniyeti Tarihi doçenti olarak görev yaparken üniversite içinde ve dışında oldukça hareketti ve verimli bir yayın hayatına girişti.
1933'ten sonra Felsefe Yıllığı’ nın ikinci sayısının yanısıra yalnız bir sayı yayınlanabilen Felsefe Tercümeler Dergisinin (Ocak 1947) Felsefe Bölümü tarafından yayınlanmasında önemli rol oynadı. Sosyoloji Kürsüsü'nün yayın organı olan Sosyoloji Derneği'nin 1941-1960 yılları arasında yayınlanmasını sağladı. Üniversite dışında ise 1938-1943 yıllan arasında İnran dergisini yayınladı.
1933 Üniversite Reformu öncesinde Istanbul Dârülfünûnu Felsefe Bölümü' nde bir İslâm Felsefesi kadrosu bulunuyordu ve bu isimle anılan dersler uzun yıllar İzmirli İsmail Hakkı tarafından verilmişti. Reform'la birlikte medrese zihniyetinden uzaklaştırılmak istenilen üniversitede ise eski felsefe bölümündeki metafızik anlayışa yer yoktu. Nitekim Reform sonrası Felsefe Bölümü kürsüleri arasında "Islâm Felsefesi" gibi bir kürsü bulunmuyordu. Ancak 1938'de Bölüm Başkanı olan Ernst von Aster, genel felsefe tarihinin belirli bir alam olan İslâm Felsefesi'ne özel bir önem vererek Hilmi Ziya'nın bu dersleri vermesini sağladı. Böylece Felsefe Bölümü'nde Islâm Felsefesi tekrar okutulmaya başlandı.
Hilmi Ziya Ülken, felsefı düşüncesinin gelişiminde oldukça farklı yaklaşımların. etkisinde kalmıştır. 1930'lu yılların başlarında Aşk Ahlâkı ve İnsani Vatanperverlik eserleriyle Spinoza'dan hareketle çoklukta birlik düşüncesini temellendirmeye çalışır. Bu dönemde ruh ve bedeni, birey ve toplumu uzlaştırmaya çalışırken daha çok psikolojizmin (ruhbilimcilik) ve natüralist (doğalcı) felsefenin etkisindedir.
1933 Reformu sonrasında Reichenbach'ın etkisiyle bilimsel felsefe ile ilgilenmeye başlar. Viyana Okulu'nun önde gelen temsilcilerinden Moritz Schlick'ten İlim ve Felsefe'yi çevirir. Felsefe Yıllığı'nın Reform'dan sonra çıkan ikinci ve son sayısında da aynı anlayışla çeviriler yayımlar.
Yirminci Asrın Filozofları adli eserinde Reichenbach ve yeni pozitivizmi de tanıtan Ülken, Ülkü dergisinde yayımladığı "Feylesof ve Fı!olog" (1943) başlıklı yazısında ise Alman fılozofun açıkça etkisi altındadır: Türkiye'de felsefı düşüncenin gelişmesi için "fevlesofun filologla karıştırılmaması" gerektiğini vurgulayarak, felsefecinin araştırmalarında felsefe tarihine ve fılolojik incelemelere odaklanmasını gereksiz bulur. Ona göre fılozof her şeyden önce zamanının bilimine nüfuz ederek onun problemleri içinden yetişmelidir. Çünkü fılozofun problemleri artık bilimden kaynaklanacaktır. Türkiye'de felsefeciler pozitif bilimin problemlerinden oldukça uzak ve yalnız "spekülatif' kalmışlardır. Türkiye'de "gerçek felsefe hareketi", ancak bilimle felsefe arasındaki ayrılığın ortadan kalkmasıyla mümkün olabilecektir. Bu dönemde yayımladığı İnsan dergisinde materyalizme ve hatta sosyalizme eğilim duyarken, 1948 sonrasında tam aksi görüşle Tarihî Maddeciliğe Reddiye'yi yazar. Burada Hegel'den ayrılarak Platon'a dönen Ülken, Amsterdam'da toplanan Uluslararası Felsefe Kongresi'ne sunduğu "Varlikların İki Yüzü" başlıklı bildirisinde ve daha sonra yayımladığı Felsefeye Giriş, Bilgi ve Değer, Varlık ve Oluş adli eserlerinde Platon'un "dyad" kavramından hareketle ontoloji, epistemoloji ve pozitivizmin indirgeyici yaklaşımı yerine Husserl fenomenolojisinin tasvir yöntemini savunur.
Bu çalışmalarında varlık, bilgi ve değer alanlarındaki değişme ve çift kutupluluğun ancak değer alanında "aşkın varlik"la temas ile aşılabileceğini, bu alana ait "hakikat"e dayanmaksızın bilgi ve varlık alanlarının aydınlatılamayacağını ileri sürer. Böylece onun natüralist, pozitivist ve hatta materyalist çerçevedeki görüşlerden idealist Metafıziğe doğru bir düşünce gelişimi. gösterdiği söylenebilir. Onu niteleyebilecek önemli özelliklerinden birisi de geniş bir yelpazedeki araştırma ruhuyla herhangi bir görüşü tamamen olumsuzlamaksızın bütüncü bir yaklaşımla konulan irdelemesi ve kendi anlayışını geliştirmeye çalışmasıdır.
Hilmi Ziya Ülken'in etkileri daha çok Türkiye'de felsefe tarihi ve lslâm felsefesi tarihi çalişmalarının yayılmasında aranmalıdır. Özellikle Türk-Islâm düşüncesi ve batılılaşma sonrası Türk düşüncesi tarihinin araştırılmasına yönelik çalışmaların temelinde hep bizzat öğrencilerine bu yönde incelemeler yaptırmış olan Ülken vardır.
Onun Ankara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi'nin gerek kurucu heyetinde yer alması gerekse başlangıçtan itibaren burada dersler vermesi ve daha sonra da kadrolu olarak bu fakülteye geçmesi, Dârülfunûn'da olduğu gibi, İslâm felsefesi ve Türk-İslâm düşüncesi boyutlarında İslâm felsefesi tarihi araştırmalarının yeniden başlamasında temel etkendir. Hilmi Ziya, fakültenin kürsüleri arasında İslâm Felsefesi Kürsüsü' nün yer almasını sağlaması yanında, "fakülteyi ilmi bir zihniyetle kuvvetlendirmek" amacıyla Eski ve Modern Çağ Felsefe Tarihi, Sistematik Felsefe, Mantık ve Sosyoloji gibi derslerin programa temel dersler olarak konulmasını sağladığı için, ilahiyat fakültelerinde felsefe eğitiminin kurumsallaşması açısından önemli bir kişidir.
Hilmi Ziya ÜLKEN'in Eserleri
• İçtimaiyat Hakkında İptidai Malumat (1924),
• Umumî Ruhiyat (1928),
• Felsefe Dersleri: Bilgi ve Vücud Nazariyeleri (1928),
• Aşk Ahlâkı (1931), Umumî İçtimaiyat (1931, 2. baskı: Sosyoloji, 1943),
• Türk Tefekkür Tarihi I-II (1932-1933),
• İnsani Vatanperverlik (1933),
• İçtimai Felsefe Tenkitleri I: Telifçiliğin Tenakuzları(1933),
• Türk Feylosofları Antolojisi (1935),
• Uyanış Devrinde Tercümenin Rolü (1935),
• Türk Mistitizmini Tetkike Giriş (1935),
• Yirminci Asır Filozofları (1936),
• İlkyeı Meselesi ve Diyalektik (1938),
• Fârâbî (1940),
• Türk Tarihinde Mezhep Çatışmaları (1940),
• İçtimai Doktrinler Tarihi (1940),
• İbn Haldun (1941),
• Posta Yolu (Roman, 1941),
• Seytanla Konuşmalar (Roman, 1941),
• Mantık Tarihi (1942),
• Ziya Gökalp (1942),
• Dini Sosyoloji (1943),
• Resim ve Cemiyet (t943),
• Yarım Adam (Roman, 1943),
• Yahudi Meselesi (1944),
• Milletlerin Uyanışı (t945),
• İslam Düşüncesi: Türk Tefekkür Tarihi Araştırmalarına Giriş (1946),
• Ahlâk (1946),
• Tasavvur ve Psikoloji (1946) ,
• İslam Medeniyetinde Tercümeler ve Tesirleri(1947),
• Millet ve Tarih Suuru (1948),
• İslâm Sanatı (1948),
• Fârâbi Tetkikleri (1950),
• Tarihî Maddecilığe Reddiye (1951),
• İbn Rüşd (1951),
• La Pensee de İslam (1953),
• Ousta B. Luga (1953),
• İslam Düşüncesine Giriş (1954),
• Sosyolojinin Problemleri (1955),
• Dünyada ve Türkiye'de Sosyoloji Öğretimi ve Araştırmaları (1956),
• Veraset ve Cemiyet (1957, 2. baskı: Toplum Yapısı ve Soyaçekme , 1971),
• Ibn Sina (1957),
• İslâm Felsefesi Tarihi (1957)
• Felsefeye Giriş (1957-1958),
• Siyasi Partiler ve Sosyalizm (1963),
• Bilgi ve Değer (1965),
• Değerler, Kültür ve Sanat (1965),
• Türkish Architectures (1965),
• Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi (1966)
• Eğitim Felsefesi (1967),
• Islâm Felsefesi (1967),
• Humanizmes des Kultures (1967),
• Varlık ve Oluş (1968),
• İlim Felsefesi I (t969),
• Sosyoloji Sözlüğü (1970),
• Genel Felsefe Dersleri (1972),
• Türk Kozmogonisi: Türk Mitolojisi, Türk Hikmeti, Teknik, Tefekkür (ty.). Çevirileri: Yeni
• İlmî Zihniyet (G. Bachelard'dan, 1934),
• İlim ve Felsefe (M. Schlick'ten, 1934),
• Metafizik I (Aristoteles'ten, 1935)
• Lojik Prensipler ve Muasır Tenkid (D. Remand' dan, 1942),
• Emil Q. J. Rousseau'dan, 1943),
• Tabiat Kanunlarının Zorunluluğu Hakkında (E. Boutroux'dan, 1947),
• İbn Sînâ Risaleleri (1954).