Şifalı Bitkiler, A Harfi ile başlayan şifalı bitkiler
Abdestbozanotu
(pimpinella saxisfrage): Gülgillerden; siyah ve yeşil boya çıkartılan bir bitkidir. Rutubetli yerlerde yetişir. Boyu 70 santimetre kadardır. Kökü akıcıdır.
FAYDASI: Mideyi kuvvetlendirir. Göğüs ağrılarını dindirir. Ateşi düşürür. Boğmaca, öksürük ve baş ağrılarını keser. Vücuda dinçlik verir. Balgam ve ter söker. Burun kanamalarını keser. Bademcik şişlerini indirir. Mide yanması ve bağırsak gazlarını giderir. Çıbanın olgunlaşmasına yardım eder.
Acıağaç (Kuvasya Ağacı)
(kuvasya ağacı): Sedefotugillerden; 2-3 metre boyunda küçük bir bitkidir. İnce kabuklarının üzerinde sarı benekler vardır. Çiçekleri kırmızıdır. Sıcak ülkelerde yetişir. Bu ülkelerde acı ağaç kabuklarından yapılan kaplardan su içenlerin kuvvetleneceğine inanılır. Hekimlikte; kökü, kabuğu ve odunu kullanılır. Etkili maddesi "Quassine"dir. Çok acıdır.
FAYDASI: İştah açar, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür. Tükürük ifrazatını arttırır. Mide, bağırsak, karaciğer ve böbreklerin çalışmasını düzenler. Böbrek sancılarını keser, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Bağırsak kurtlarını döker. Kanamaları durdurur. Haşarat kaçırıcı olarak da kullanılır. Fazla kullanılacak olursa; baş dönmesi, mide bulantısı ve kusma yapar.
Acıbakla (Termiye)
(Lupine, Lupin, Lupine): 10-100 cm yüksekliğinde, sık tüylü, bir senelik bitkidir. Yaprakları el şeklinde parçalı, uzun saplı, 5-9 yaprakçıklıdır. Çiçekleri dik salkım durumunda, beyaz veya mavimsi renkli, çiçek taç yaprağı kelebek şeklindedir. Yahudi baklası diye de tanınır.Türkiye’de yetiştiği yerler: Akdeniz bölgesi, Bursa, Antalya ve Konya çevreleridir. Memleketimizde üç türü bulunmaktadır.- Beyaz yahudi baklası: Beyaz çiçeklidir. 120 cm kadar yükseklikte, bir yıllık bir bitkidir.- Sarı çiçekli yahudi baklası: Vatanı, Orta ve Güney Avrupa’dır.- Mavi çiçekli yahudi baklası: Vatanı, Akdeniz çevresi memleketleridir.
FAYDASI: Tohumlarının idrar söktürücü, kan temizleyici ve kurt düşürücü tesiri vardır. Bazı türlerinin kavrulmuş tohumları “sebze kahvesi” ismiyle kahve yerine kullanılmaktadır. Fakat alkaloid taşıyan türlerinin bu şekilde kullanılması tehlikelidir.
Acı biber
Acı biber Cayennen pfetter Capsicum frutescens
Şilis Syn: Capcicum annum L.
Chillies var. frutescens
Cili biber
Tabasko
Cin biberi
Tıbbi biberi
Afrika biberi
Antalya biberi
Familyası: Patlıcangillerden Nachtschatengewâchse Solanaceae
Drugları: Acı biber meyvesi Capsici fructus acer veya
Capsici fructescentis fructus
Acı biberin meyvesi ilaç tentür baharat yapımında ve sebze olarak yemek için veya yemeklere veya salatalara katmak için kullanılır.
Giriş: Patlıcangiller ailesinin bir alt grubu olan Capsicumgillere bibergiller) dahil takriben 30 tür ve bunlardan üretilen 30 kırmızı biber alt türü mevcuttur. Bizi tıbbi biber; Capsicum frutescens ve Kırmızıbiber; Capsicum annumum ilgilendirmektedir. Acı biberle Kırmızıbiber birbirleriyle aşılanarak çok çeşitli türler üretilmiştir. Eskiden yemek ve salataya katılan ve sindirim bozukluklarında ve de üşütmeye karşı kullanılmıştır. Son 10 yıldır yapılan araştırmalarda Acı biber ekstrasından elde edilen merhemlerin ağrıları dindirici özelliğe sahip olduğu ve yan tesirinin de önemsiz (kızarıklık yanma gibi geçici) olması nedeni ile tercih edilir olmuştur. Vatanı Güney Amerika olan biber İspanyollar tarafından Avrupa’ya getirilmiş ve bitki kısa sürede tropik ve subtropik ülkelerde çok yaygın olarak yetiştirilmeye başlanmıştır. Sadece Hindistan’da yılda 250.000 ton Acı biber üretilmektedir.
Botanik: Acı biber 30-100cm boyunda çok yıllık yarı odunsu dikine yükselen bir bitkidir. Yaprakları ovalimsi mızrak şeklinde 1,5-3cm uzunluğunda 1-2cm eninde ve koyu yeşil renktedir. Çiçekleri 6 adet taç yaprağa sahip bu yapraklar oval beyaz renkli ve 5-10mm büyüklüğünde ortada küçük döllenme tozlukları ve bir göbeği vardır. Meyveleri 1-3cm uzunluğunda 0,8-2,5cm eninde uca doğru sivri veya küt oval veya koni şeklinde önce yeşil ve olgunlaşınca kırmızı bir şekil alır. Acı biberle Kırmızıbiberi birbirinden ayıran en önemli fark acı biberin meyveleri 1-3cm büyüklüğünde koni şeklinde ve yukarı doğru dik olarak durur. Kırmızıbiberin meyveleri 3-7cm büyüklüğünde sivrice ve genellikle dalda iken aşağı doğru sarkıktır. Acı biber kırmızı portakal rengi veya esmerde olabilir.
Yetiştirilmesi: Türkiye’nin Akdeniz Bölgesinde hemen her lokantada her masada küçük bir tabakta mutlaka birkaç tane Acı biber bulunur. Bu yörede iyi tanınan acı biber yaygın olarak ta yetiştirilir. Bu biber diğerlerinden farklı olarak kışın da yetiştirilebilir. Çok acı olmasını istemiyorsanız tohumları yirmi dört saat bir miktar suda bekletildikten sonra ekilirse acılığı azalır. Kışın soğuk olan bölgelerde bitki süs bitkisi olarak evlerde yetiştirilebilir.
Hasat Zamanı:¬ Sonbaharda olgunlaşan meyveleri toplandıktan sonra güneşte kurutulur ve de öğütülerek toz haline getirilir.
Kullanılması:
a) Araştırmalara göre bazı hastalıkların sebep olduğu ağrılara karşı etkili olduğu bu nedenle bu rahatsızlıklara karşı kullanılır. Bu rahatsızlıkların başında diyabetik nevropatı (şeker hastalarındaki sinirsel rahatsızlık), amputasyon ağrıları (ameliyat sonrası fantom ağrıları), postherpetik nevralji (uçuk sonucu sinirsel ağrılar), romatizmalı artrit (romatizmalı eklem iltihaplanması nedeniyle sinirsel ağrılar) ve nevraljiye karşı kullanılır. Mutluluk hormonu Endorfin salgısını arttırarak kişiye neşe sevinç ve mutluluk verir.
b) Komisyon E nin 01.02.1990 tarihli ve 22a nolu Monografi bildirisinde Acı biber merheminin başta omuz, boyun, kol, bel, sırt ve kalça kaslarındaki ağrı ve sertliklere karşı kullanılabileceği beyan edilmiştir.
c) Homeopati’de başta nevralji, orta kulak iltihaplanması, göğüs iltihaplanması, ağız içi iltihaplanması, gastrit, enterit (bağırsak iltihaplanması), basur, husye erimesi, iktidarsızlık, kas ve eklem romatizması, uçuk (herpes), idrar yolları iltihaplanması gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır.
d) Halk arasında; mide ve bağırsak iltihap ve de ülserleri (yaraları), üşütme, bağırsakları üşütme, boğaz, orta kulak, eklem iltihapları, halsizlik, iştahsızlık, iktidarsızlık, damar sertliği, romatizma, yağlanma, sivilce, akne ve basura karşı kullanılır.
Açıklama: Acı biber merhemi derideki ağrı ve ısı reseptörlerin uyarmakta ve böylece burada kan dolaşımı artarak rahatsızlık veren maddeler o bölgeden taşınır ve ağrılar azalarak zamanla rahatsızlık yok olur. Güneydoğu Asyalıların neden güler yüzlü neşeli ve mutlu olduklarını çok merak ederdim. Japonların yaptığı araştırmalardan da bunun nedenini anladım. Çünkü Acı biber mutluluk hormonunun salgısını artırır.
Çayı: Çok acı olması nedeni ile üşütme, mide üşütmesi, bağırsakları üşütme gibi hallerde 0,5gr Acı biber tozundan demliğe konur ve üzerine 200-300ml kaynar su ilave edilir ve 5-10dk bekletildikten sonra içilir.
Salata: Salata çorba ve sulu yemeklere çok az miktarda Acı biber katılırsa insanın iştahını açar. Hazmını kolaylaştırır. Hindistan’da Acı biber, karabiber ve sarımsaktan yakı yapılır. Almanya’da da ABC-yakısı; Altın çiçek ve Acı biber karışımı ile yapılır. Yine Hindistan’da Acı biber, Kitre ile şekerler, pastiller veya bonbonlar yapılır. Macaristan, Hindistan ve Güneydoğuda Acı biber cinsel gücü arttırıcı ilaç gibi görülür ve kullanılır.
Homeopati'de: Kurutulmuş ve öğütülmüş Acı biber tozundan 10gr bir şişeye konur ve üzerine 90ml %70’lik Alkol ilave edilerek 4-6hafta bekletildikten sonra süzülerek Homeopati’de <> ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-5defa 10-15damla 4-6hafta süre ile alınır. Homeopati’de genellikle Kırmızıbiber (Capcicum annuum) kullanılır. Aynı şekilde Acı biber sirkesi de hazırlanabilir.
Yan tesirleri: Acı biberi tarife uygun kullanıldığında yan tesiri yoktur fakat aşırı miktarda alınırsa mideye zarar verir. Halk arasında biber yendiğinde basuru azdıracağı kanaati hâkimdir. Acı biberde bu böyle değildir. Yani Acı biber basuru iyileştirir azdırmaz. Bu görüş diğer biberler için geçerlidir.
KIRMIZI BİBER
B) Kırmızı Biber Spanischer Pfetter Capsicum annuum L.
Türk biberi
Macar biberi
Hint biberi
Drugları: Kırmızıbiber meyvesi; Capsici fructus
Kırmızıbiber meyvesi genellikle sebze olarak tüketilir ayrıca baharat olarak kullanmak için tozu elde edilir ve de Homeopati’de genellikle Kırmızıbiber kullanılır.
Giriş: Kırmızıbiberden zamanla çok çeşitli biber türleri yetiştirilmiştir. Capsicum annuum grossum bu türden bilinen ve çok kullanılan Carliston ve Sivri biber türleri elde edilmiştir. Diğer üç türden ise Kırmızıbiberin tozu elde edilir. Bunlar C.a.var.longum, C.a.var. glabriasculum ve C.a.var.minimum’u sayabiliriz.Birleşimindeki maddeler Acı biberinkinden daha az kalitelidir, çünkü daha az Capsaicinoidler içerir.Bunun haricinde diğer maddeler hemen hemen aynıdır.
Kullanılması: Kullanışı hemen hemen aynıdır fakat bu tür genellikle baharat olarak kullanılır.
Homeopati’de: Homeopati’de genellikle Kırmızıbiber kullanılır.10gr Kırmızıbiber tozundan bir şişeye konarak üzerine 90ml %70’lik alkol ilave edilerek 4-6hafta bekledikten sonra süzülerek Homeopati’de <
Yan Etkisi: Bilinen bir yan tesiri yoktur.
Acıçiğdem (Güzçiğdemi)
(Herbstzeitlose, Krokus, Colchique, Colchicum, Autumn crocuses): Boyu 10-30 cm yüksekliğe ulaşan, otsu ve yumrulu bir bitkidir. Sonbaharda morumsu pembe renkli, 6 parçalı çiçekler açar. Yaprak ve meyvaları ise ilkbaharda ortaya çıkar. Sonbaharda çiçek açtığından dolayı halk arasında “güz çiğdemi” olarak da bilinir.Yetiştiği yerler: Türkiye’de pek bulunmaz. Avrupa’nın sulak çayırlarında bol miktarda yetişir.
FAYDASI: Tıbbi önemi haiz bir bitkidir. Kullanılan kısmı yumru ve tohumlarıdır. Tohum ve yumruların idrar arttırıcı, terletici, müshil ve romatizma ağrılarını dindirici etkisi vardır. Alkaloitlerin çok yüksek zehirleyici özelliği olduğundan, bu droglar, dahilen ancak hekim kontrolünde kullanılabilir. Eskiden halk arasında romatizma ağrılarını dindirmek için haricen kullanılırdı. Bunun için bir tutam acı çiğdem tohumu, 2-3 diş sarmısak ile havanda iyice dövülür. Elde edilen sulu kısım bir tülbente emdirilip, ağrıyan kısma sarılır. Bu pansuman birkaç gün arka arkaya tekrarlanır.
Acı Damkoruğu
Acı Damkoruğu, Mauerpfeffer, Sedum acre
Acı Yağotu
Kalın Yapraklıot
Familyası: Damkoruğugillerden, Dickblattgewaechse, Crassulaceae
Drugları: Acı Damkoruğunun kökleri hariç tamamı tentür veya natürel ilaç yapımında kulanılır.
Giriş: Damkoruğugillerin takriben 500 türü mevcuttur ve bunlardan Acı Damkoruğu: Sedum acre ve Kaya koruğu: Sedum telephium en çok kulanılan türlerdir. Acı Damkoruğu Hippokratesten günümüze kadar çok çeşitli maksatlar için kulanılmıştır.
Botanik: Çok yıllık 5-15 cm boyunda, dikey yükselen, çok az çatallaşan bir bitkidir. Acı Damkoruğu genelikle kumlu, taşlı, yörelerinde, duvar yarıklarında ve damlarda yetiştiğinden bu isimle anılır. Kuzey Amarika, kuzey Asyanın ılıman bölgeleri ve Avrupanın hemen hemen tamamında yabani olark yetişir. Kökleri yeraltından çevresine yayılır, bunedenle Acı Damkoruğu bulunduğu yerde kümeler oluşturur.
Yaprakları gövdeye veya dallara üçlü, dörtlü veya altılı olarak dizilmiş olup, büyüklüğüne göre oldukca kalın yapraklı olduğundan kalın yapraklı diye anılır ve yapraklarının üst düzeyi düz, alt yüzeyi kabarık, yeşil, sarımsı yeşil, veya et renginde olabilbir. Çiçekleri beş adet 5-10 mm uzunluğunda oval veya mızrak şeklinde altın sarısı renkte Taç yapraklar ortada göbek ve dölenme tozlukları ile en dışta açık yeşil veya yeşil veya yeşil renkli Kupa yapraklarina sahiptir.
Hasat zamanı: Hazirandan Eylüle kadar toplanaraktentürü veya natürel ilaçı yapılır.
Kulanılması: a-) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılmamıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Acıdam koruğu yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kulanılmalıdır. Örneğin pekliğe karşı çoban çantasıotu,daha etkildir.
b-) Halkarasında başta basur, fistül (makat yarası), makat yırtılması, iyileşmeyen yaralar ve makat kaşıntısına karşı kulanılır.
Çayı: Çayının içilmesi mahzuru olabilir, çünkü hafif zehirlidir.
Kayakoruğu , Fetthenne, Sedum telephium Yağotu
Familyası: Damkoruğuotugillerden, Dickblattgewaechse, Crassulaceae
Drugları: Kayakoruğuotu: Sedi telephii herba
Kayakoruğuotunun tamamı kulanılsada yaprakları en tesirli olan kısmıdır. Çay, tentür ve natürelilaç yapımında kulanılır.
Botanik: Avrupa ve Asyanın ılıman bölgelerinin güneşli, taşlı, kumlu ve kayalık yörelerde, dağlık yörelerde ve ormanlarda yetişir. Kayakoruğu yetiştiği yöreye göre gövdesi grimsi yeşil, yeşil, mavimsi yeşil, esmer veya kırmızımsı kahve rengimsi bir renktedir. Yaprakları 2-10 büyüklüğünde, oval, veya yumurta şeklinde, alt yaprakları büyük, üst yaprakları küçük, kenarları kertikli, karşılıklı ve bir sonraki ile çaprazdır. Kayakoruğunun yaprakları yetiştiği yöreye göre açık yeşil, yeşil, açık mavi, esmer veya kan kırmızısı renkte ve bitkinin tepesinde kümelenmiştir. Çiçekleri beş adet yıldız şeklindeyaç yaprakları mevcuttur.
Hasat zamanı: Haziran ayından Ekime kadar yapraklarıtoplanarak taze olarak çayı yapılır veya yaralara lapası sarılır veya natürel ilaç yapımında kulanılır.
Kulanılması: Başta iltihaplı deri hastalıklarından : Ekzem, fistel, yanık yaraları ve abseye karşı kulanılır. Çobançantasıotu daha etkilidir
Çayı: Hafif zehirli olması nedeniye çayının içilmesi mahzurlu olabilir.
ACI YONCA
Acı yonca, Bitterklee, Menyanthes trifolia L.
Su yoncası
Bataklık yoncası
Ateş yoncası
Familyası: Acıyoncagillerden Bitterkleegewâchse Menyanthaceae
Drugları: Acı yonca yaprakları; Menyanthidis folium (Trifolia fibrini folium)
Acı yoncanın yaprakları çay tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır.
Giriş: Bu bitki Acıyonca, Su yoncası, Bataklık yoncası, Ateş yoncası gibi yonca ismi ile anılsa da yoncagillerle ilgisi yoktur. Acı yonca birleşimindeki maddeler ve kullanılış nedeni ile Centiyangillere benzer. Yonca diye anılması bitkinin üçlü yaprakları nedeni iledir. Oysa yapraklar hem oldukça büyük hem de şeklen yonca yapraklarına benzemez. Acı yonca tarihte iştahsızlık, skorbüt hastalığı (C-vitamini yetersizliği), romatizma gibi hastalıklara karşı ve ateş düşürücü olarak kullanılmaktadır. İlk detaylı araştırmayı Hahnemann yapmış ve onu diğerleri takip etmiştir. Vatanı Avrupa ve Asya’nın ılıman bölgelerindeki bataklıklar, durgun veya yavaş olan suların kenarında yetişir.
Botanik: Bataklık durgun veya yavaş akan su kenarlarında yetişen bitki 15-40cm boyunda olan çiçek demeti veya üçlü yaprağı dikine yükselirken asıl çevreye yayılan uzun bir köke sahiptir. Yaprakları uzun, kahverengimsi bir sap üzerinde üçü bir arada bulunur ve bu nedenle Acı yonca diye anılır. Yaprağı 8-12cm uzunluğunda, 4-8cm eninde, oval şekilde, koyu yeşil renkli, kenarları çok az kertikli, hafif dalgalı ve hafif kalkık damarları oldukça belirgin ve derindir. Çiçekleri uzun bir sap üzerinde, başak gibi dizilmiş beyaz çiçeklerden meydana gelir. Çiçekleri yıldız şeklinde dizilmiş, üzeri tüylü, her beyaz renkli taç yaprak ve ortada bir döllenme tozluğundan meydana gelir. Kökleri 1-2cm kalınlığında 50-200cm uzunluğunda olup sürünerek çevresine yayılır ve böylece bulunduğu yerde kısa zamanda kümeler oluşturur. Tohumları suda yüzecek kadar hafif olan kapsüller içinde olup su ile birlikte çevreye yayılır ve uygun bir ortamda çoğalır.
Yetiştirilmesi: Köklerinden bir parça veya tohumlarından birkaç tanesi su kenarına ekildiğinde kısa sürede orada kök salar.
Hasat Zamanı: Çiçek açma zamanı olan Mayıs ve Haziran aylarında Acı yonca yaprakları toplanarak kurutulur ve kaldırılır. Maalesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşiminde yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlarda açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukça azaltır.
Kullanılması:
a) Araştırmalara göre mideyi kuvvetlendirmek, mide asidini artırmak için, hazımsızlık, iştahsızlık, skorbüt hastalığı (C-Vitamini yetersizliği) ve iskemiye karşı kullanılır.
b) Komisyon E nin 01.02.1990 tarih ve 22a nolu Monografi bildirisine göre Acı yonca başta iştahsızlık, hazımsızlık rahatsızlıklarından özellikle kokuşmaya karşı kullanılır.
c) Homeopati’de nevralji (sinirsel ağrılar), trigeminus nevralji (yüz nevraljisi), baş ağrısı, tikler, titremeler ve sinirsel rahatsızlıklara karşı kullanılır.
d) Halk arasında; iştahsızlık, bağırsaklarda kokuşma, (dispepsi) mide asidi yetersizliği, şişkinlik, ekşime, karaciğer, safra ve pankreas zafiyetine karşı kullanılır. Ayrıca grip, baş ağrısı, migren ve metabolizma zafiyetine karşı da etkili ve kanı temizleyici olarak kullanılır.
Çay: Kurutulmuş, ince kıyılmış acı yonca yapraklarından 1 kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10dk demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.
Yan tesirleri: Acı yoncanın bilinen bir yan tesiri yoktur fakat çok acı olması nedeni ile fazla içilemez.
Adaçayı (Salvia Officinalis)
Dişotu ve meryemiye adları ile de tanınır. 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayarlar. Bahçe adaçayı, güneşli bir yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için, kış boyunca çam dalları ile örtülmesi doğru olur. Ülkemizde İzmir bölgesinde bahçe adaçayı yetiştirilmektedir. Bir başka cins olan çayır adaçayı (Salvia pratensis -Salvia tribola), çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine ıtırlı hoş bir koku yayan mavi–menekşe renkli çiçeklerin pırıltısı uzaklardan seçilebilir. Çayır Adaçayı (Anadolu Adaçayı) batı ve güney-batı Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu adaçayından "elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da üretilmektedir. Bu tür adaçayı da kimyasal yapı ve tedavi etkisi bakımından tıbbi (bahçe) adaçayına benzemektedir. Fakat burada tanıtmaya çalışacağımız bahçe adaçayı (tıbbi adaçayı) ise, şifalılık bakımından daha etkilidir.
Bu bitkinin çiçekleri, gargara ve adaçayı sirkesi yapmak için toplanır (bir avuç çiçek, doğal sirkenin içinde bir süre bekletilir) ve elde edilen sirke, uzunca bir süre hasta yatağından kalkamayan kişilere rahatlatıcı ve canlandırıcı anlamda sürülerek, masaj yapılır. Yapraklar daha çiçeklenme başlamadan, Mayıs ve Haziranda toplanır. Bitki kuru ve güneşli günler boyunca, eterli yağlar oluşturduktan sonra, yapraklar öğlen güneşinde toplanır ve gölgede kurutulur. Adaçayı, çok eski çağlarda da ünlü bir şifalı bitki olarak tanınırdı.
Toplama/Kurutma:
Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havadar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır.
FAYDASI: Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde çok yaralıdır. Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra, yardımcı olabilecek tek bitkidir. Gece terlemesine neden olan hastalığı iyileştirir ve bu hastalıkla el ele giden aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. Pek çok doktorun, adaçayının değerli özelliklerini artık iyice tanımış olduklarını biliyoruz. Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir. Adaçayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder.
Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır. Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır. Adaçayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır. Adaçayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir. Eğer zamanında adaçayı kullanılmış olsaydı, pek çok çocukta ve yetişkinde bademcik ameliyatına gerek kalmayabilirdi. Bedenimizin polisleri olarak, zehirli maddeleri yakalayan ve zararsız hale getiren bademcikler alındığında, ağızdan giren zararlı maddeler doğruca böbreklere ulaşırlar.
Adaçayı, sallanan dişlere, dişeti çekilmesine ve kanamasına karşı da (Çalkalama ve Gargara) başarıyla kullanılabilir veya bitki çayına batırılan pamuk hasta bölgelere uygulanır. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanı sıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Sinirli ve yorgun olan kişiler ve dölyatağı (rahim) hastalığı çeken kadınlar arada sırada adaçayı oturma banyoları almalıdırlar. Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilir. Bu çay, tahriş kaynaklı öksürüklerde de başarılıdır. Şifalı bitki olarak kullanılmasının yanı sıra, adaçayının çok değerli bir baharat olduğunu ve böylece mutfaklara girdiğini de unutmamak gerekir.
UYARILAR
Adaçayının aşırı kullanımında kan basıncı (tansiyon) yükselebilir. Dölyatağı (Rahim) kaslarını uyardığı için, gebelik sürecinde kullanılmaz. Annelerin süt üretimini durdurur. Önerilen dozajlara uyulduğunda, bilinen başka bir yan etkisi yoktur.
Adaçayı'nın Kullanım Biçimleri
Çay Hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kuru yaprak, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir.
Çalkalama/Gargara: 2-3 tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış yaprak, 2 bardak soğuk suya eklenir ve ateşe konur. kaynamaya başlayınca ocaktan indirilir ve üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde pek çok kere 5-10 dakika süreli gargaralar yapılır.
Tentür Kullanımı: Günde 3 kere, 15-20 damla kadar D2 inceltisindeki tentür, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Çay olarak kullanılabildiği her yerde tentür de kullanılabilir.
Karışımlar: Gargaralarda ve çalkalamalarda kekikle, sindirim sorunlarında ise Mayıs papatyası ile eşit oranda karıştırılır.
Adaçayı Sirkesi: Geniş ağızlı bir şişe, çayır adaçayı çiçeği ile doldurulur, çiçeklerin üstüne çıkacak kadar doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir ve süzülür.
Oturma Banyosu: İki avuç dolusu yaprak soğuk suda gece boyunca bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.
Adamotu (Köpek Otu)
(Alraunwurzel, Mandragore, Mandrake): Mavimsi-mor renkli çiçekler açan, rozet yapraklı ve kazık köklü çok yıllık otsu bir bitkidir. Kökleri insana benzediği için, bu isim verilmiştir.Türkiye’de yetiştiği yerler: Batı ve Güney Anadolu.
FAYDASI: Kökleri % 0,3 oranında Hiyosiyaminlerle Skopolamin alkaloitlerini taşır. Bundan dolayı zehirli bir bitkidir. Ağrı kesici, yatıştırıcı, cinsel gücü arttırıcı etkileri vardır. Halen tedavide çesitli preparatların terkibinde kullanılmaktadır. Rastgele kullanıldığında zararlı olur.
Adasoğanı (Scille)
(Scille, Scillae bulbus, Sea onion, Urginea maritima): Zambakgillerden bir çesit bitkidir. Yaprakları uzun şerit şeklindedir. Çiçekleri yeşil ve beyaz damarlıdır. 2 kilogram kadar olan soğan kısmı, yapraklarının altındadır. Acı ve zehirlidir. 7,5 gram adasoğanı, bir insanı rahatça öldürebilir. Tazeyken kullanılmaz. Aksi halde zehirlenme ve kusmalara yol açar. Soğanın etli olan orta kısmı, dilimlenerek kurutulur. Sonra dövülüp toz haline getirilir. Çok iyi bilmeden kullanılmamalıdır.
FAYDASI: İdrar söktürür. Kalp hastalarında vücudda biriken suyu boşaltır. Azotemiyi azaltır. Böbrek hastaları kullanmamalıdır.
Ağaç Kavunu (Utruç)
Turunçgillerden; yaprakları mavimsi pembe bir ağaçtır. Meyvesi; buruşuk kabuklu iri limona benzer.
FAYDASI: Ferahlatıcı, serinletici ve kabızlık gidericidir.
Ahlat (Yaban Armudu)
(Yaban armudu, Piraster, Pirus elaegrifolia, Wild pear-tree, Poirier sauvage): Gülgillerden, kendi kendine yetişen ve üzerine armut aşılanan bir ağaçtır. Yemişi iyice olgunlaştıktan sonra yenir.
FAYDASI: Meyveleri ishal keser. Zehirli hayvan sokmalarında, filizi ezilip yaraya sürülür.
Ahududu (Ağaç Çileği)
(Himbeere, Framboise Common, Rasberry bush): Ağaç çileği ve sultan böğürtleni olarak tanınır. Haziran-Temmuz ayları arasında beyazımtırak renkli çiçekler açan, 30-150 cm boyunda, çok senelik, dikenli, çalı görünüşünde bir bitkidir. Dağlık mıntıkaların orman ve korularında tesadüf edilir. Gövdesi dallı, dikenli ve yatıktır. Yaprakları 3-5 parçalı, sivri uçlu, yaprak sapı kıvrık dikenlidir. Çiçekleri ekseriya dalların ucunda 5-10 çiçekli salkım halindedirler. Meyvesi etli ve birçok eriksi tipli meyvelerin biraraya gelmesi ile meydana gelmis, küre biçiminde, kırmızı renkli ve güzel kokuludur. Meyveleri temmuz ve agustos aylarında olgunlaşır. Çoğu çesitleri bahçelerde yetiştirilir. Umumiyetle sonbaharda 1-1,5 m aralık bırakılmak suretiyle dikilir. Ahududurar her 6-7 senede bir yenilenmelidir. Türkiye’de; Ege, Marmara, Karadeniz bölgelerinde yetiştişir
FAYDASI: Kullanılan kısmı, meyve, çiçek ve yapraklarıdır. Meyveler tamamen olgunlaştıkları zaman toplanır. Yapraklarında tanen, meyvelerinde ise organik asitler (malik asit, sitrik asit vs.) şeker, pektin, uçucu ve sabit yağlar bulunmaktadır. Yaprakları bogaz hastalıklarında gargara için kullanılır. Çiçeklerinden romatizma ve nikris (gut) hastalıklarında faydalanılır. Taze olarak, şeker ve böbrek hastalıklarında perhiz yiyeceği olarak istifade edilir. Halk arasında ishal ve ateşli hastalıklara karşı tavsiye edilir.
Alfalfa (Medicago Sativa)
Asya kökenli bir bitki olup Romalılar ve Araplar tarafından dünyaya yayılmıştır. Araplar ona içerdiği vitamin, protein ve minerallerden dolayı "Besinlerin Babası" ismini vermişlerdir. Çinliler onu 6. yüzyıldan beri böbrek taşı düşürmeye yardımcı, vücuttaki fazla suyu atmak, romatizmal rahatsızlıklar, şişkinlik ve gaz gidermek için kullanmaktadır. Alfalfa bitkisi protein, vitamin, mineral ve besleyici gıdalar yönünden zengindir. Alfalfa, manganez, kalsiyum ve beta-karoten (Kalp hastalıkları ve kansere karşı çok yararlı), proteinler, A, C ve K vitaminleri içerir. Alfalfa, gıda üreticileri tarafından klorofil ve karoten kaynağı olarak da kullanılmaktadır. Alfalfa, K vitamininin en iyi doğal kaynaklarından birisidir. Vitamin K belirli proteinlerin kalsiyuma bağlanmasına yardım eder ve uygun kemik mineralizasyonu için gereklidir. Düşük vitamin K alımıyla erkek ve kadınlarda kalça çatlaması veya kırılması riskinin artması arasında bir ilişki olduğu yakın zamanlarda yapılan bir araştırma ile ortaya çıkarılmıştır. Vitamin K, kemik sağlığı ile ilgili en azından üç proteini aktive etmektedir. Vitamin K'nin bir diğer fonksiyonu kanı pıhtılaştıran etkenlerin, özellikle de protrombin denen maddenin üretilmesine yardımcı olmasıdır. Alfalfa bitkisinin içerdiği manganez ise önemli bir eser mineraldir. manganezin vücutta; sağlıklı kemik gelişimi ve korunması, cinsiyet hormonu sentezi, sinir gelişimi ve fonksiyonu, doğal öldürücü hücrelerin (bağışıklık sistemi ile ilgili) harekete geçirilmesi gibi görevleri vardır.
Faydaları ve Kullanım Alanları:
Sağlıklı kemik gelişimi ve kemiklerin korunması
Artrit, kireçlenme ve mafsal iltihabı
İştahın artırılması ve iyi bir besleyici
Anemi, kansızlık
İdrar yolları, böbrek ve idrar kesesi rahatsızlıkları
Böbrek taşı veya kumu düşürmek için yardımcı ve idrar artırıcı
Sistit (cystitis)
Karaciğer, kan ve böbrekleri temizleyici (detoxifier)
Hipofiz bezi fonksiyonlarını destekleyici
Gut, damla hastalığı
Kabızlıkta rahatlatıcı
Estrogen (östrojen) üretimine yardımcı
Kan şekerinin ayarlanmasına yardımcı
Akasya (Salkım Ağacı)
(Salkım ağacı): Baklagillerden; bir çeşit süs ve gölge ağacıdır. Salkım çiçekli ve küçük yapraklıdır. Çiçekleri güzel kokar. Çiçekleri kullanılır.
FAYDASI: Astım ve Nefes darlığını giderir.
Akdiken (Geyikdikeni)
(Gemeiner Kreuzdorn, Nerprun Alaterne, Common Buckthorn): Mayıs-Haziran aylarında, sarı-yeşil renkli, küçük çiçekler açan bodur bir ağaçtır. Orman ve koru kenarlarında bulunur. Dalları karşılıklı, uçları diken halindedir. Yaprakları karşılıklı ve saplıdır. Çiçekler küçük demetler halinde bir araya toplanmıştır. Küre şeklinde ve bezelye büyüklüğündeki meyvası evvela yeşil, olgunlukta morumsu-siyah renk alır.Türkiye’de yetiştiği yerler: Bolu ve Trabzon civarıdır.
FAYDASI: 20 tane meyve yenecek olursa, şiddetli müshil tesiri gösterir ve kabızlığı giderir. Kaşıntıları da keser. Ancak, belirtilen miktardan fazla kullanılmamalıdır. Aksi halde, şiddetli karın ağrılarına sebep olur.
Akhuş Ağacı (Kayın Ağacı)
(Kayınağacı) Kayıngillerden; nemli topraklarda yetişen bir ağaçtır. Meyveleri küçüktür. Yaprakları ilkbahar aylarında toplanıp kurutulur
FAYDASI: İdrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar. Şişmanlamayı önler. Romatizma ağrılarını dinlendirir. Ayak kokularını keser. Saçları gürleştirir, kepekleri yok eder. Cilt hastalıklarını tedavi eder. Kalp kifayetsizliğinin sebep olduğu idrar tutukluğunu giderir. Vücutta biriken tuzu atar. Üremi ve albüminde faydalıdır.
Alıç (Ekşi Muşmula)
Gülgillerden; kırlarda yabani olarak yetişen bir ağaçtır. Meyveleri; küçük muşmulaya benzer, kırmızı renklidir. Tadı mayhoştur. Hekimlikte meyvesi kullanılır.
FAYDASI: Asabi çarpıntıları giderir. Sinir bozukluğunu geçirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Aritmide kullanılır. Uykusuzluğu giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliği ve göğüs nezlesinde faydalıdır.
Alman Papatyası (Matricaria Recutita)
Avrupa ve Batı Asya kökenli olup, papatya ailesinin bir üyesidir. Avrupa’ da yaygın bir şekilde tarımı yapılmaktadır. Tek yıllık, çiçekleri 5-10 mm çapında, dil şeklindeki çiçekler beyaz renkli, bir sıra ve 12-20 tanedir. Tüp şeklindeki çiçekler ise sarı renkli, çok adette ve kapitilumun ortasındadır. Çiçek tablası koni biçiminde, üzeri çıplak ve içi boştur (Diğer papatyalardan farkı). Kokusu özel ve kuvvetli, tadı acımsıdır. Çiçekleri %1-2 oranında uçucu yağlar (matricin-chamazulen, bisabolol, bisaboloksit, bisabolonoksit), rezin, flavonlar (apigenin, luteolin, quercetin) içermektedir. Bu aktif bileşikler papatyaya iltihap ve spazm giderici (anti-inflammatory ve anti-spasmodic), bakteri veya mantar öldürücü (Anti-bakteriyal ve anti-fungal), ağrı kesici (Analjezik), yatıştırıcı ve sakinleştirici (Sedatif), anti-allerjik, kas gevşetici (özellikle mide-bağırsak sisteminde), antiseptik ve dezenfektan özellikler vermektedir. Yüzyıllardır güvenle yan etkisiz bir şekilde kullanılmaktadır.
Faydaları ve Kullanım Alanları:
Mide Ekşimesi ve mide ekşimesinden dolayı yemek borusunda veya midede duyulan yanma hissi (Heartburn)
Depresyon, stres ve sinirsel durumlara karşı sakinleştirici
Soğuk algınlığı ve saman nezlesi
Uykusuzluk problemleri
Sindirim güçlüğü ve hazımsızlık (Indigestion)
Kolik (Kalınbağırsak ve karın boşluğunda duyulan sancı)
Stresli kolon veya kalın bağırsak kasılması, bağırsak alerjisi (IBS: Irritable Bowel Syndrome)
Peptic Ülser
Ülseratif Kolit (Kalınbağırsak iltihabı)
Böbrek ve safra kesesi taşlarına karşı çözücü, idrar arttırıcı.
Altın Başak Otu (Solidago Virgaurea)
Hendeklerde, orman kıyılarında, eğimli çayırlarda ve ağaçları kesilmiş orman bölgelerinde yetişir. Yöresel olarak Yahudi otu ve altın asa adıyla da bilinir. Tüylü ve altın sarısı çiçeklerle bezeli sapı 80 cm kadar yükselebilir. Ağustos da, çiçeklenme başlangıcında, bitki sapının orta bölümünden kesilir. Gölgelik ve havadar bir ortamda yüksek bir yere asılır ve iyice kurumaya bırakılır. Saplarla birlikte çok ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır. Eterli uçucu yağlar, tanen, Saponin, flavonoids ve astringnet principle içerir. İdrar artırıcı, gaz söktürücü ve antiseptik özelliği vardır. Altın başak, bağırsak hastalıklarında ve kanamalarında kullanılır. Ama, her şeyden önce böbrek hastalıklarına karşı olağanüstü bir şifalı bitki olarak övülür. Bitkinin çiçekleri ve yaprakları serinletici bir etkiye sahiptir. Bitki, bedendeki fazla sıvıyı atabilme yeteneğine sahip olduğu için, her tür böbrek ve mesane hastalığında önerilir.
İsviçreli Herbalist Künzle, yazılarında giderek kötüleşen bir böbrek hastalığı çeken 45 yaşlarındaki bir adamdan söz ediyor: "Sonunda böbreklerin birinin alınması gerekmişti. Öteki böbrekte apseli ve gerektiğince çalışamıyordu. İşte bu durumda hasta, altın başak kürüne başladı. Altın başak, Yoğurtotu ve sarı ballıbaba eşit karışımı ile demlediği çaydan günde 4 bardak içerek 14 gün içerisinde sağlığına yeniden kavuştu." Altın başak, böbrek büzülmelerinde ve yapay böbreğe bağlanma zorunluluklarında (Diyaliz makinesi) bile, yoğurtotu ve sarı ballıbaba ile birlikte etkilidir. Yıllardır iyileştirilemeyen böbrek büzülmesi hastalığı çekmekte olan 52 yasındaki bir adam, ter içinde ve soluk almakta zorlanarak bana (M.Treben) geldi. Her üç bitki karışım çayını içmeye başladıktan 1 hafta kadar sonra belirgin bir biçimde rahatladı. Fakat, tüm bu bitkileri doğadan taze topluyordu. 3 hafta kadar sonra ise hiç bir şikayeti kalmamıştı.
Kişinin tüm ruhsal duyumları böbrekler tarafından karşılanır. Bu nedenle, örneğin, bir yakının ölümünde veya herhangi bir felaket karşısında, en fazla zarara uğrayan organ böbrektir. Altın başak, kişinin duygusal yaşamını en iyi düzenleyen bir şifalı bitki olarak kendini kanıtlamıştır. Bu nedenle, düş kırıklıklarında ve ruhsal sıkıntılarda altın başak çayı önemle tavsiye edilir. Ağır duygu dalgalanmalarında, bu bitkinin okşayan ve sanki pürüzleri yok eden sevgi dolu bir el gibi, bozuk dengeyi sağlamaktaki başarısını duyumsayabiliriz. Böylesine rahatlatabilen bir bitkinin yakınımızda olduğunu bildiğimiz için, Tanrı'ya şükran borçluyuz.
UYARILAR:
Bilinen herhangi yan etkisi yoktur. Kronik böbrek hastalıklarında doktora danışılmalıdır.
Kullanım Biçimleri:
Çay Hazırlamak: Bir tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak çay, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir.
Tentür: Günde 3-5 kere, 10-15 damla D1 inceltisindeki tentür doğrudan dil üstüne veya yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Çay olarak kullanıldığı her yerde tentür olarak da kullanılabilir.
Üçlü Çay Harmanı: Sarı ballıbaba, altın başak ve yoğurtotu eşit oranda karıştırılır. Bu karışımdan yarım tatlı kasığı dolusu , orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 2-4 bardak içilir.
Altınkökü (İpeka)
Güney Amerika’da yetişen bir bitkidir.
FAYDASI: Az miktarda kullanıldığı takdirde tatlandırıcıdır. Yüksek dozlarda kullanılırsa kusturur, ishal yapar. Müzmin bronşitte ifrazatı artırır.
Amber Kabuğu (Croton Elutheria)
Antil adalarında yetişen “liquidamber/sığla ağacı” denilen ağacın kabuğudur. Kabukların dışı kahverengiye yakın gri; içi ise sarıdır. Yandığı zaman hoş bir koku verir.
FAYDASI: Dizanteri ve ishali keser. Hazım bozukluklarını giderir. Kansızlıkta faydalıdır. Anne sütünü artırır.
Amberbaris (Kadıntuzluğu)
Yabani, çalı şeklinde, sarı çiçekli bir ağaçtır. Kökü acıdır. Yaprakları ve yemişi tatlıdır. Seyrek ormanlarda bulunur. Boyu 2-3 metre arasındadır. Meyvelerinde bol miktarda C vitamini vardır. Meyveleri, kabukları ve kökü kullanılır.
FAYDASI: Karaciğer ve safra kesesi hastalıklarını iyileştirir. Ateşi düşürür. Hazım bozukluklarını giderir. Bağırsak iltihaplarını tedavi eder. Öksürüğü keser. Mideyi kuvvetlendirir. İştah açar. Ağız yaralarını iyileştirir. Kan dolaşımını düzenler. Yüksek tansiyonu düşürür. Siyatik, romatizma ve eklem ağrılarını giderir.
Anason (Anis)
Vatanı Asya’dır. Maydanozgillerden; yarım metre kadar yükseklikte bir bitkidir. Yaprakları yuvarlak ve böbrek şeklindedir. Çiçekleri beyazdır; meyveleri küçüktür. Meyvelerinde “Anethol” vardır. Kokucu ve yakıcı lezzettedir. Temmuz ve ağustos aylarında toplanır.
FAYDASI: Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı artırır. Kusmaları ve ishali keser. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Ancak, aybaşı kanamaları ve hamilelik döneminde kullanılmaz. Anne sütünü artırır. Sinirleri yatıştırır. Migren ağrılarını keser. Beyin yorgunluğunu giderir. Uyku verir. Kalbi kuvvetlendirir. Kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar. Cinsel arzuları kamçılar. Astım, nefes darlığı ve bronşitte görülen şikayetleri giderir. Öksürüğü keser. Yaşlılarda meme sarkmasını önler. Fazla miktarda kullanıldığı zaman uyuşukluk verir.
A harfi ile başlayan şifalı bitkilerin kalanlarına bağlantıdaki sayfadan ulaşabilirsiniz.