İlk yardımın önemi, ilk yardım neden önemlidir
İlkyardım Kaza, hastalık, yangın, deprem vb. tehlikeli ve ani durumlarda hastaya kesin tedavi öncesi, olay yerinde uygulanan ilk ve ivedi işlem, sıhhi imdattır.
İşte Türk Dil Kurumu ilk yardım kelimesini böyle tanımlıyor. Hayat kurtarmaya ya da olası tehlikeleri en aza indirgemeye yönelik bu işlemin öneminin geniş kitleler tarafından bilinmesi gerekiyor. Özellikle ülkemizde trafik kazaları ve doğal afetler gibi öngörülemeyen ani kazalar sıklıkla meydana geldiğinden ilk yardım eğitimi daha çok önem kazanıyor.
İlk yardım eğitiminin önemi
Öncelikle, ilk yardım eğitimlerine daha geniş katılımlar sağlanması gerektiğinin en önemli nokta olduğunu belirtelim. Ülkemizde çok az sayıda kişi, acil müdahale gerektiren durumlarda neler yapılabileceğini biliyor. Çoğu kişi gerek sürücü belgesi eğitimlerinde gerekse diğer eğitimlerde ilk yardım öğrenmiş olmasına rağmen, ülkemizde yaşanan kaza oranı sıklıklarını göz önünde bulundurduğumuzda, bilinçli ve kuralları iyi özümsemiş kişi sayısının yetersiz kaldığını görüyoruz.
İlk yardım konusunda dikkat edilmesi gereken diğer nokta ise, ilk yardım uygulamalarının bu konuda gerekli eğitimi almış kişilerce yapılması gerektiği. Müdahale edilen hastanın durumunu iyileştirmek için bilinçsiz uygulamalardan kesinlikle kaçınmak gerekiyor. Aksi takdirde, hasta iyileşmeden çok, kötüleşme ile yüz yüze kalabiliyor. Yapılabilecek en doğru hareket, hastaya ilk yardım alanında eğitimli bir bireyin gerekli ilk müdahaleyi gerçekleştirmesi ve ardından ambulans ve sağlık personelinin gelişini beklemek.
İşte bu iki noktaya, ilk yardımın daha geniş kitleler tarafından öğrenilmesi ve ilk yardım yapan kişilerin bilinçsiz uygulamalardan kaçınması noktalarına uyulduğu takdirde ilk yardımın önemi daha iyi kavranabilecek. Bu sayede birçok kişiye doğru müdahaleler yapılıp ciddi kazaların önüne geçilebilecek. Bu yüzden herkesi ilk yardım eğitimlerine davet ediyoruz!
İlk yardım nedir, neden ilkyardım yapılır?
İlkyardımın yazılışı konusunda bir fikir birliği olmasa da TDK(Türk Dil Kurumu) İLK YARDIM şeklinde yazılmasını önerirken ben buna karşı çıkıp İLKYARDIM olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü ayrı yazıldığında birçok alanda (mesela araba yolda kaldığında yapılacak yardım gibi) ilk yardımı ifade ederken, birleşik yazıldığında sağlık alanında kullandığımız bir kavramı ifade etmesi açısından ayrı bir önemi olacaktır diye düşünüyorum.
İlkyardımın genel bir tanımını yaparak konuya giriş yapmak istiyorum.
Ani olarak hastalanan veya yaralanan kimseye anında, olay yerinde ve çevre imkânlarından yararlanılarak yapılan, tıbbî olmayan geçici müdahaleye İLKYARDIM denir.
Bu tanımı açacak olursak:
Bir kişi hastalandığı (kalple ilgili sorun, bayılma, sara nöbeti gibi)
veya bir kaza sonucu yaralandığı (ekmeği keserken parmağını kesmek, merdivenden inerken düşmek, futbol oynarken topun karna çarpması gibi) anda yanındaysanız hemen müdahale etmeniz gerekir. Bu müdahaleyi çevrenizdeki olanaklardan yararlanarak yapmalısınız. İlerdeki haftalarda açıklayacağım uygulamalarla ilkyardım yapabilirsiniz.
İlkyardım için ihtiyacınız olan üç şey var: bilginiz, aklınız ve elleriniz (bazen de nefesiniz). Bunların dışında malzeme aramak için zaman kaybetmeyin. Aklınızı ve bilginizi birleştirdiğinizde bütün malzemelerin yanı başınızda olduğunu göreceksiniz.
İlkyardımı gözünüzde büyütmeyin, korkmayın çünkü çok kolaydır; sadece ciddiye alın. Eğer ciddiye almazsanız yapacağınız hatalar siz dâhil herkesi üzebilir.
İlkyardım sonrası hasta ya da yaralı genellikle hastane tedavisine ihtiyaç duyar, işte bu nedenle geçici bir müdahale denilmektedir. Bazı durumlarda (mesela küçük bir sıyrık ya da kesikte) hastaneye gitmek gerekmez ama derin bir yara, büyük bir damar kanaması söz konusuysa mutlaka hastaneye gitmelidir.
İlkyardımda kesinlikle ilaç(tıbbi tedavi) kullanılmaz, Ahmet beye iyi gelen bir ilaç Ayşe hanıma iyi gelmeyip ölümüne bile neden olabilir. O nedenle özellikle hastalanmalarda ilaç vermeyin, yaralanmalarda zaten ilaca gerek yoktur.
İlkyardımla ilgili bilmeniz gereken diğer bir şey: ilkyardım yapıldığı yere veya ortama göre değişmez yani trafik kazasında, depremde, sporda, dağda, bayırda, okulda ilkyardım aynıdır (eğer bir yerde afetlerde ilkyardım başlığını görürseniz ciddiye almayın). Çünkü kanama hangi şekilde oluşursa oluşsun üstüne bastırmazsanız durmaz. Ya da kişi hangi nedenle bayılırsa bayılsın ayılması için sırt üstü yatırmanız gerekir. O nedenle hastalanma ya da yaralanmanın oluş şekli ile ortamı ilkyardım uygulamasını değiştirmez.
Sağlık personelinin (hekim, hemşire vs) veya ev hanımının (öğretmenin, köylünün, işçinin) yapacağı ilkyardım arasında fark yoktur; elinin altında malzemesi yoksa sağlık personeli de olsa fark etmez aynı ilkyardımı yapar. Eğer sağlık personeli ambulansla gelmişse ve malzemesi varsa ya da hastanedeyse o zaman yapılan zaten ilkyardım değil acil bakımdır.
Sanılanın aksine sağlık personeli ilkyardımı bilmeyebilir; çünkü ilkyardım ayrı bir bilgi alanıdır. Aynen, bilgisayar tamircisinin program yapamaması ya da bilgisayar programcısının tamir yapamaması gibi bir şeydir. Bir örnekle açıklamaya çalışayım:
Sanırım 1998 yılıydı, öğrencilerle İzmir’in en büyük, bölge hastanesi gibi çalışan hastanesinin acil servisinde stajdaydık. Öğrencileri çeşitli birimlere yerleştirdik. Bir süre sonra cerrahi müdahaledeki öğrenci geldi ve hocam orada bir hasta kanıyor gelir misiniz dedi. Hastayı görünce kanamayı niye durdurmayıp beni çağırdığını sorduğumda öğrencinin cevabı düşündürücüydü:”Hocam buranın görevli sağlık memuru var, hemşire ve doktorlar gelip gidip görüyorlar onlar bir şey yapmayınca ben çekindim onun için sizi çağırdım”. Bu arada, benim dikkatimi çektiği kadarıyla, orada bir kişi görevini iyi yapmıştı. Kim dersiniz? Temizlikçi! Kan yere akmasın diye kanayan kolun tam altına bir çöp kovası yerleştirmişti.
Karşımdaki müdahale masasında 18-20 yaşlarında bir genç yatıyordu, vücudunun üst kısmı çıplaktı, sol kolunun dirseğe yakın kısmında kesi vardı ve damla damla kanıyordu. Kan kaybeden genç adam soğuğa yakın bir odada yarı çıplak yatıyor ve kimse farkında değil, oysa bütün şok konularında şöyle yazar: kan kaybı varsa, kişinin şoka girmesini önlemek için kişinin üstü örtülmelidir.
Durumun korkunçluğunu anlayabildiniz mi? O kişi nereden getirilmişse getirilmiş ama bir Allahın kulununda o kanamaya baskı uygulamak-sargıyla kapatmak aklına gelmemiş, hadi o getiren kişiler sağlıkçı değil peki hastanedeki sağlık personeli neden yapmamış? Müdahaleyi yapacak cerrah gelene kadar kaybedilen kanın hesabını kim verecek? Çünkü kaybedilen her gram kan şoka götüren bir olgudur, onu da bırakın savunma sistemi alt üst oluyor; kan kaybı olmayan kişi o yara kapatıldıktan/dikildikten sonra ertesi gün ayağa kalkabilecekken kan kaybının arttığı durumlarda iyileşme gecikecek ve kişinin halsizliği geçene kadar belki üç gün belki de bir hafta yatacak. Aradaki farkı gördünüz mü? O hastanede çalışan sağlık personeli (hekim, hemşire, sağlık memuru) okullarından mezun olana kadar birçok kez kanama ve şok konularında sınava girmiş ve geçmişlerdir. O anda bir sözlü sınav yapsanız her birinin papağan gibi o konuları tekrarlayabileceğinden eminim. Ama tekrarlamak yani ezberlemek yetmiyor. Anlamak öğrenmek gerekiyor. Kanamayı ve şoku kalıp gibi ezberlemekle iyi uygulamacı olunmaz. Hele bir de tıbbi terim safsatasıyla yabancı kelimelerle dolu kişilerin içselleştiremediği bilgiler söz konusuysa sonuç beklemek boşuna.