B harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları, sayfa 2
B harfi ile başlayan isimlerin ilk sayfası
BEŞİR: (Ar.) Er. 1. Müjde getiren müjdeci. 2. Güleryüzlü güleç adam. Kur'ani bir kavramdır. İnsanlara Allah'ın emir ve nimetlerini, cennet ve mükafatı haber veren peygamberler ve Kur'an için kullanılmıştır.
BEŞİRE: (Ar.) Ka. 1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güleryüzlü, güleç hanım
BETİK: (Tür.) Er. - Yazılı olan şey, yazılmış yapıt.
BETİM: (Tür.). 1. Bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açık bir biçimde, söz ya da yazıyla anlatma, tasvir. 2. Herhangi bir şeyin resmi ya da heykeli.
BETÜL: (Ar.) Ka. 1. Bakire. 2. Erkekten çekinen, erkeklere yaklaşmayan namuslu kadın. 3. Ayrı kök salan fidan. 4. Hz. Meryem'in lakabı. 5. Hz. Muhammed (s.a.s)'in kızı Hz. Fatıma'nın lakabı.
BETÜLAY: - (bkz. Betül).
BEYAN: (Ar.). 1. Bildirme, söyleme, açıklama. 2. Belagat ilimlerinden ikincisi. 3. Belli apaçık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BEYATİ: (Ar.) Er. 1. Gece uyuma, gece iş görme, geceyi işiyle geçirme. 2. Türk müziğinin en eski makamlarından olup, hala kullanılmakta olan bir makamdır.
BEYAZ: (Ar.) Ka. 1. Ak, en açık renk. 2. Aydınlık. 3. Deri rengine göre bir insan ırkı. 4. Yumurta akı. -Mahalli yerlerde kadın adı olarak kullanılmakladır.
BEYAZIT: (Ar.) Er. - Ebu Yezid, Yezid'in babası, kısaltılmıştır. - Arapça'dan Türkçeleşmiş.
BEYBOLAT: (Tür.) Er. - Çelik gibi güçlü, saygın kimse.
BEYBARS: (Tür.) Er. - (bkz. Baybars).
BEYCAN: (Tür.) Er. - (bkz. Beybolat).
BEYDA: (Ar.) Ka. 1. Tehlikeli yer. 2. Sahra, çöl. 3. Mekke ile Medine arasında düz bir yer.
BEYHAK: (Ar.) Er. - Horasan'ın Nişabur eyaletinde bir bölge.
BEYHAKİ: (Ar.) Er. - el-Beyhaki: Arap müellifi olup muhaddis ve Şafii fakihlerindendir.
BEYHAN: (Tür.) Ka. - Hükümdarların üstünü. Seçkin han. Beyhan Sultan: Mustafa III. kızı.
BEYKAL: (Tür.) Er. - (bkz. Beycan).
BEYKAN: (Tür.) Er. - (bkz. Beycan).
BEYREK: (Tür.) Er. 1. Çok nazik, efendi, bey. 2. Hüzünlü.
BEYSAN: (Tür.) Er. - (bkz. Beycan).
BEYSUN: (Tür.) Ka. - Nazik insan.
BEYTİYE: (Ar.) Ka. - Eve ait, evle ilgili.
BEYTÖRE: (Tür.) Er. - Baş adet, adetleri yerine getiren.
BEYZA: (Ar.) Ka. 1. Daha ak, çok beyaz. 2. Günahtan kaçınmış. Günahla kirlenmemiş.
BEYZADE: (Tür.) Er. 1. Beyoğlu. 2. Soylu kimse. - Farsça'dan birleşik isim olarak Türkçeleştirilmiştir.
BEYZAVİ: (Ar.) Er. - Beyzavi (Abdullah b. Ömer). İran'da yaşamış Tefsir ve Kelam alimi. Şafii mezhebindendir. Tefsirin yanında fıkıh usulü, kelam ve irab hakkında eserler vermiştir.
BEZEN: (Tür.) Ka. - Süs, benek, zinet.
BEZMİ ALEM: (Ar.) Ka. - Dünya meclisi, sohbet toplantısı. Bezm-i Alem Sultan. Sultan Abdülmecid'in annesi.
BİCAN: (Fars.) Er. 1. Cansız, ruhsuz. 2. Canını esirgemeyen, şehit.
BİDAYET: (Ar.) Ka. - Başlama, başlangıç.
BİDİL: (Tür.) Er. - Hindistan'da yerleşmiş Farsça yazan büyük Türk şairi.
BİGE: (Tür.) Ka. - Evlenmemiş, çouğu olmamış.
BİHRUZ: (Fars.) Ka. - İyi gün, güzel gün anlamında. Bihruze Hatun: Şah İsmail'in zevcesi. Çaldıran'da yenilip her şeyini bırakan Şah İsmail'in zevcesi.
BİHTER: (Fars.) Ka. - Pek iyi, daha iyi.
BİHTERİN: (Fars.) Ka. - En iyi, pek iyi.
BİKE: (Tür.). - Benzersiz, eşsiz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BİLAD: (Ar.) Er. - Şehirler bölge, eyalet, memleket isimlerini ifade için terkiplerde kullanılır.
BİLAL: (Ar.) Er. - Su gibi ıslatan, ıslatış, ıslaklık. Bilal b. Raba: İslamın ilk müezzini, Habeş asıllı olup İslamı köle olarak ilk kabul edenlerden birisidir.
BİLAN: (Tür.) Er. - Süslü ve işlemeli kılıç kemeri.
BİLAY: (Tür.). - Ay gibi asil ol. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BİLDAR: (Fars.) Er. 1. Bel, belleyen, yer kıran, kürek çeken. 2. İstihkam neferi.
BİLEK: (Tür.) Er. - Güç, kuvvet.
BİLEN: (Tür.) Er. - Bilgili, görgülü, anlayışlı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BİLGE: (Tür.). - Bilgili, iyi geniş, derin, bilgi sahibi kimse. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.
BİLGEALP: - (bkz. Bilge).
BİLGEHAN: (Tür.) Er. - Göktürk hakanı (683-734). Babası Kutluğ İlteriş Han'dır.
BİLGE HATUN: (Tür.) Ka. - Kutluk Han'ın annesi. Türk hükümdarı (VIII.yy-).
BİLGEKAĞAN: (Tür.) Er. - (bkz. Bilge). Bilge Kağan (683-734). Göktürk hakanı. İkinci Göktürk hanedanlığının kurucusu.
BİLGEKAN: (Tür.) Er. - Bilgin soydan gelen.
BİLGEN: (Tür.) Ka. - (bkz. Bilge).
BİLGER: (Tür.) Er. - Akıllı, bilgili, bilge, bilgin.
BİLGİN: (Tür.). - Bilgili kişi (alim, karşılığı olarak da kullanılmaktadır). -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BİLGİNUR: (t.f.i.) Ka. - Bilginin ışığı, bilginin aydınlığı.
BİLGİSER: (t.f.i.) Ka. - (bkz. Bilginer).
BİLGİYE: (Tür.) Ka. - Bilgin hanım.- Yanlış yapılmış isimlerdendir.
BİLGÜN: (Tür.) Ka. - (bkz. Bilgin).
BİLKAN: (Tür.) Er. - Bilgili.
BİLLUR: (Ar.) Ka. 1. Bazı cisimlerin tabi olarak aldıkları geometrik şekil. 2. Duru, berrak, kesme cam, kristal. 3. Necef taşı. (Mec.) Temiz, pırıl pırıl insan.
BİLMEN: (Tür.) Er. - Bilen, anlayan, bilgili.
BİLSEN: (Tür.) Ka. - Kendini bil.
BİLTAY: (Tür.) Er. - (bkz. Bilmen).
BİNALİ: (Ar.) Er. - Ali'nin oğlu.
BİNALP: (Tür.) Er. - Yiğitler.
BİNAY: (Tür.) Ka. - Bin tane ay, çok kuvvetli ışık.
BİNHAN: (Tür.) Ka. - Hanların hanı.
BİNKAN: (Tür.) Er. - Soylu kanlar.
BİNNAZ: (Tür.) Ka. 1. Nazlı. 2. Cilveli. 3. Allah'a yalvaran.
BİNNUR: (Tür.) Ka. 1. Nurla özdeşleşmiş. 2. Bin tane nur.
BİNTUĞ: (Tür.) Er. - (bkz. Binkan).
BİRANT: (Tür.) Er. 1. Özel, tek yemin. 2. Özelliği olan yemin.
BİRAT: (Tür.) Er. 1. Asil, soylu, bir aileye mensup. 2. İlk erkek çocuğa verilen isim.
BİRAY: (Tür.) Ka. - Ay gibi tek, eşsiz.
BİRCAN: (Tür.) Er. - Tek, eşsiz. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BİRCE: (Tür.) Ka. - Tek, eşsiz, biricik.
BİRCİS: (Ar.) Ka. - Gezegen, Jüpiter, müşteri yıldızı, bercis.
BİRDAL: (Tür.) Er. - Bir tane, tek dal.
BİRGE: (Tür.) Er. 1. Kamçı. 2. Birlikte, beraber.
BİRGİ: (Tür.) Ka. - Batı Anadolu'da İzmir ilinin Ödemiş ilçesinin merkezi, Bozdağ eteklerinde kurulmuştur.
BİRGİT: (Tür.) Er. - Birleşik, birleşmiş, birlik almış.
BİRGİVİ: (Tür.) Er. - Birgivi: Büyük din ve dil alimi (d. 1522) İmam Birgivi lakabıyla şöhret olmuş, vasiyetnamesi ve ilmihali o dönem halkının ihtiyacını karşılamıştır.
BİRGÜL: (Tür.) Ka. - Bir tane, tek gül. Kıymetli gül.
BİRHAN: (Tür.) Er. - Tek yönetici.
BİRİM: (Fars.) Ka. - Bir tanem, biriciğim.
BİRKAN: (Tür.) Er. - Soylu.
BİRKE: (Ar.). 1. Büyük havuz. 2. Gölcük. 3. Göğüs. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BİRMA: (Hint.). - Çin Hindi'nde bir yer. Birmanya diye de tanınır. Birmanya müslümanları ülkelerinin % 30'una ulaşmışlardır. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BİRMEN: (Tür.) Er. - Tek olan, benzeri olmayan kimse.
BİROL: (Tür.) Er. - Tek ad, bir ol.
BİRSEN: (Tür.) Ka. - Sadece sen, tek sen.
BİRSEV: (Tür.) Ka. - Tek sevgili.
BİRSİN: (Ar.) Ka. - Yonca.
BİRTAN: (Tür.) Er. - Bir tane, tek.
BİRUN: (Fars.) Er. 1. Dışarı. 2. Dış harici. 3. Osmanlı Devleti'nde saray dışında vazifeli memurlar.
BİRÛNÎ: (Fars.) Er. - Reyhan Muhammed b. Ahmed el-Biruni: Büyük İslam bilgini (973-Gazne 1048). İbn Sina'dan ders altı. Hindistan'a gitti. Sanskritçe öğrendi. Pozitif ilimlerin hepsiyle ilgilendi ve bu konuda birçok kitap yazdı.
BİSTAMİ: (Fars.) Er. - (bkz. Bistem). - Bayezid Bistami: Ünlü mutasavvıf, hayatı hakkında çok az şey bilinmektedir.
BİSTEM: (Fars.) Er. - Horasan eyaletinde El-Bürz eleklerinde bir şehir. Hüsrev 2. Pervizin dayısı Bistam tarafından kurulduğu için bu ismi almıştır. Elmaslanyla ünlüdür.
BİŞAR: (Fars.) Er. 1. Esir tutsak. 2. Altın, gümüş kakmalı işlemeler. 3. Saçılan şey, saç. 4. Güçsüz, dermansız.
BİŞR: (Ar.) Er. - Güler yüzlü kişi, güleç, sevimli. Bişr b. Bera': Sahabedendir. Babası Bera' b. Marun Akabe beyatına katılanlardandı. Bişr, iyi bir savaşçı ve okçuydu. Yahudi bir kadının verdiği zehirli eti yiyince zehirlenerek şehid oldu.
BİTENGÜL: (Tür.) Ka. - Güllerin bitmesi.
BOĞAÇ: (Tür.) Er. - Küçük yaşta boğa öldürdüğü için kendisine bu ad verilen, Dede Korkut hikayelerindeki bir kahraman. Dirse Han'ın oğlu.
BOĞAÇHAN: - (bkz. Boğaç).
BOĞATAŞ: (Tür.) Er. - Ünlü Türk beylerinden biri.
BOLGAN: (Tür.) Er. - Eski Türk adlarından.
BOLHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Bolgan).
BORA: (İtal.) Er. - Araziden çıkan şiddetli rüzgar.
BORAN: (Tür.) Er. - Rüzgar, şimşek, gökgürültüsü, sağanak yağmurun birlikte olduğu iklim hadisesi. Boran Hatun: Emevi halifesi Me'mun'un zevcesi.
BORANALP: - (bkz. Boran).
BORATAY: - (bkz. Boran).
BOYLA BAĞA TARKAN: (Tür.) Er. - Anlamı iyice bilinmemekle birlikte. Orhun yazıtlarında vezir Tonyukuk'a verilen unvan olarak geçer.
BOYLA KUTLUG YARGAN: (Tür.) Er. - Eski Türklerde birleşik rütbe unvanı. Suci yazıtında Kırgız kabilesinden Yaplakar Kan Ata'nın ünvanı olarak geçer.
BOYLAN: (Tür.) Er. - Kibirli, mağrur.
BOYRAZ: (Tür.) Er. - Kuzey rüzgarı.
BOYSAN: (Tür.) Er. - Uzun boylu, yakışıklı delikanlı.
BOYSEL: (Tür.). - Uzun boylu. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BOZAN: (Tür.) Er. - Büyük Selçuklu Emiri. Selçuklu Sultanı Melikşah'a büyük yardımları dokundu. Kazanılan birçok zaferde etkin rol oynadı.
BOZBEY: (Tür.) Er. - Kır beyi, gri.
BOZBORA: (Tür.) Er. - Fırtına.
BOZDOĞAN: (Tür.) Er. - Bir şahin türü.
BOZER: (Tür.) Er. - Beyaz tenli.
BOZKAYA: (Tür.) Er. - (bkz. Bozer).
BOZKURT: (Tür.) Er. - Göktürk efsanelerinde yer alan kutsal hayvan.
BOZUN: (Tür.) Er. 1. Büyük Selçuklu emirinin adı. 2. Sürülmemiş tarla.
BOZYEL: (Tür.) Er. - Yağmur getiren lodos rüzgarı.
BOZYİĞİT: (Tür.) Er. - (bkz. Bozer).
BÖKE: (Tür.) Er. 1. Kahraman, güçlü kimse. 2. Önder, başkan, reis. 3. Kabadayı, cesur efe. 4. Güreşçi, pehlivan.
BÖRÇETİN: (Tür.) Er. - Eski tarihçilere göre Türkleri Ergenekon'dan kurtaran demircinin adı.
BÖRİTİGİN: (Tür.) Er. - Karahanlı hükümdarı. Maveraünnehir'e hakim oldu. Bastırdığı paralarda İbrahim b. Nasr adıyla anılır (XI. yy.).
BUDAK: (Tür.) Er. 1. Ağacın dal olacak sürgünü. 2. Dal. 3. Dalın gövde içindeki sert bölümü.
BUDUN: (Tür.) Er. - Halk, kavim, ahali.
BUDUNALP: - (bkz. Budun).
BUĞRA: (Fars.) Er. 1. Büyük erkek deve, iki hörgüçlü deve. 2. Turna kuşu, turna sürüsünün önünde uçan turna horozu. 3. Harizm hükümdarlarından birinin lakabı.
BUĞRAHAN: (f.t.i.) Er. 1. X. yy.'ın başlarında Orta Asya'daki yağma boyundan çıkan ve ilk İslam devletinin Türk hükümdarlarının birçoğuna verilen ünvan. 2. İliğ ve Karahanlı sülalesinden birçok hükümdarların unvanıdır. - Tarık Buğra, Saltuk Buğra.
BUHAYRA: (Ar.) Ka. 1. Küçük deniz. 2. Mısır'ın kuzeybatısında bir şehir.
BUHRİ: (Ar.) Er. 1. Tütsüye ait. 2. Denize ait.
BUHTAN: (Ar.). - Yalan, iftira. - İsim olarak kullanılmaz.
BUKA: (Ar.). - 1. Ülke, yer. 2. Büyük bina. 3. Ben, benek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Buka Han: Altınordu devletinin Bayagut boyundan Nogay Yarguçi adlı prensin oğlu.
BUKET: (Fars.) Ka. - Çiçek demeti.
BUKLE: (Fars.) Ka. - Kıvrılmış, küçük lüle şeklinde saç.
BULAK: (Tür.) Er. - Kaynak, pınar, çeşme.
BULGAR: (Tür.) Er. - Olgun, bilgili, görgülü, hoşgörülü kimse.
BULUT: (Tür.). - Su buharlarının yoğunlaşmasıyla meydana gelen ve gökyüzünde mahiyetine göre farklı yükseklikte bulunan hava kütlesi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BUMİN: (Tür.) Er. - Göktürk devletinin kurucusu (Öl. 552). Avarlarla arası açılınca, savaşarak onları çökertti ve merkezi Ötüken olmak üzere Göktürk devletini kurdu (552). Aynı yıl öldü.
BUMİNHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Bumin).
BURAK: (Ar.) Er. - Berk-Yıldırımdan türetilmiştir. - Hz. Muhammedin Mirac'daki bineği. Kur'an'da böyle bir isim geçmemekle beraber, İslam kaynaklarında böyle bir binitin olduğuna dair rivayetler vardır. Burak Reis: (Öl. 1499). Osmanlı denizcilerinden.
BURCU: (Tür.) Ka. - Güzel koku.
BURÇ: (Ar.) Er. 1. Süryanice Burgus kelimesinin Arapçalaştırılmış hali. 2. Kalenin köşelerine yapılan daha yüksek ve daha kalın çıkıntı kule. 3. Yuvarlak bina. 4. Güneşin ayrıldığı oniki kısımdan her biri. 5. Tek hisar.
BURÇAK: (Tür.). - Baklagillerden, taneleri yemiş olarak kullanılan bir bitki. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BURÇHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Burç).
BURÇİN: (Tür.) Ka. - Dişi geyik.
BURHAN: (Ar.) Er. 1. Delil hüccet. 2. Hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan ayıran delil. 3. İlahi aydınlık.
BURHANEDDİN: (Ar.) Er. - Dinin delili. Burhaneddin Mahmud b. Taceddin el-Buhari (Öl. 1149). Hanefi fıkıh alimi. Önemli yapıtı. el-Muhit el-Buhari'dir. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
BURKAN: (Tür.). - Uygur Türklerinin Budaya verdikleri ad. - İsim olarak kullanılmaz.
BURKHAN: (Tür.). - Put, heykel, Buda heykeli. - İsim olarak kullanılması yanlıştır.
BUSE: (Fars.) Ka. - Öpüşmek, öpmek. - İslâmî ahlâka aykırı olduğu için isim olarak kullanılmaz.
BUYAN: (Tür.). 1. Mutluluk, uğur, talih. 2. İyi biliş, sevab. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BUYRUK: (Tür.) Er. 1. Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı güç. 2. Egemen. 3. Emir. 4. Kendi başına hareket eden.
BUYRUKALP: - (bkz. Buyruk).
BÜKLÜM: (Tür.) Ka. - Bükülmüş kıvrılmış şeylerin oluşturduğu halka.
BÜLBÜL: (Ar.) Ka. 1. Sesinin güzelliğiyle ünlü ötücü kuş. 2. Sesi çok güzel olan kimse. Bülbül Hatun: Bayezid II.'in eşi. (Öl. Bursa 1515). Şehzade Ahmed'in annesi.
BÜLENT: (Fars.) Er. - Yüce yüksek, ala, ulu.
BÜNYAMİN: (Ar.) Er. - Yakub peygamberin en küçük oğlu.
BÜRDE: (Ar.) Ka. 1. Hırka, Arapların gece üzerlerine örttükleri, gündüz giyindikleri elbise. 2. Ka'b b. Züheyrin yazdığı kaside. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından beğenilmiş ve Peygamberimiz hırkasını çıkararak şaire giydirmiştir. Bu yüzden bu kaside "Kaside-i bürde" olarak tanınır.
BÜRGE: (Tür.). - Bir yerde duramayan canlı, taşkın kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
BURKAN: (Ar.) Er. - Yanardağ, volkan.
BÜRKE: (Ar.) Ka. 1. Martı. 2. Havuz, gölcük.
BÜŞRA: (Ar.) Ka. - Müjde, sevinçli haber.
BÜTE: (Tür.) Ka. - Fidan.
BÜTEYRA: (Ar.) Ka. 1. Güneş. 2. Sabah. (Ar.) Ka. - Söz eden, bahseden.