Majör Depresif Bozukluk Nedir?
Toplumumuzda % 10–25 arası kadınlarda, % 5–15 arası erkeklerde görülür. Biyolojik olarak "Serotonin" isimli hormonun eksikliğinin bireyde depresyona zemin hazırladığı bulunmuştur.
Psikososyal etkenler arasında 10–11 yaşından önce anne ve babayı kaybetme, yaşamda partner kaybı en önemli etkenler arasında sayılır. Psikanalitik kuram yetişkin yaşamda , kayıp veya kayıp tehditleri, sevgisiz kalma, ilgiden yoksunluk gibi durumların depresyonu oluşturduğunu açıklar.
Nesne ilişkileri kuramı, depresyonun , bebeğin her ihtiyacına cevap veren ve bebeğin iyi anne olarak gördüğü anne imajı (iyi nesne) ile, bebeğin her ihtiyacına anında cevap veremeyen, engelleyen ve bebeğin kötü anne olarak gördüğü (kötü nesne) imajlarını bir bütün, tek bir anne, bütün nesne olarak birleştirip bütünleyemediği için oluştuğunu söylemiştir.
Nesne İlişkileri Kuramcısı Melanie Klein, depresyon oluşumu, depresyona yatkınlıkla ilgili çalışmalar yapan ve yayınlayan ilk analisttir. Bebeğin onu sevip destekleyen, cevap veren iyi anne imajı ile, her istediğini yapmasını engelleyen, durduran kötü anne imajını birleştirip tutarlı bir biçimde sağlam "içselleşmiş iyi anne", "Bütün nesne" oluşturmasının yetişkin yaşamında depresyona uğramamasında önemli bir etken olduğu görüşünü ortaya koymuştur. Klein bireyin "infantil depresif durumu" aşamayarak, yetişkinlikte depresif durum yaşadığı görüşündedir.
Diğer bir görüş ise, depresyonla içe yönelmiş agresyonun (sıkıntı, endişe, kaygı, irite durumla saldırganlık birikimi) bir ilişkisi yoktur. Depresyon gerçeklikle, hayal edilenler arasındaki gerginlikten kaynaklanmaktadır. Bibring'e göre:
1. Değerli ve sevilen biri olmak
2. Güçlü ve üstün olmak
3. Seven ve iyi biri olmak
Bu alanlar bireyin kendisinden beklentilerinin olduğu alanlardır. Eğer bu alanlarda gerçek veya algı olarak birey kendini yeterli hissetmiyorsa, depresyon meydana gelebilir. Depresyonda kişi kendini güçsüz ve çaresiz hissederek, çözüm üretemez. Benlik saygısının düşmesi kişide depresyonu tetiklemektedir.
Majör Depresif Bozukluğun Klinik Özellikleri
Depresyonda kişinin daha önce zevk aldığı etkinliklerden zevk alamaması ve ilgi kaybı anahtar iki bulgudur. Değersiz hissetme, utanma, hüzünlü hal, melankolik bir tutumla oluşur. Herhangi bir üzülecek olay karşısında üzülmekten daha farklı hissediş biçimi vardır.
Bazen kişi depresyonda olduğunun farkında olmayabilir. Yaşamdan geriye çekilme “Artık canım hiçbir şey yapmak istemiyor“ olarak tanımlanabilir. Gittikçe öz bakım, aile, okul veya iş yaşamında başarısızlığa neden oluşturacak istek ve enerji azlığı oluşmaya başlar. % 80 uyku sorunu vardır (Uyku Bozuklukları - İnsomnia). Gece sık sık uyanırlar, iştah azlığı veya artması, kilo alma veya verme, cinsel istek azalması, adet bozuklukları görülebilir.
Anksiyete, sıkıntı, endişe, kaygı, panik ataklar, alkol alma, başağrıları, kabızlık ağrıları, sızılarla ortaya çıkan depresyonda bazen fiziksel ve organik bozukluklar aranabilir.
Bazen "Maskeli Depresyon" olarak tanımlanan, bireyin canının sıkkın, isteksiz, huzursuz, irite, seslere karşı duyarlılık kazanmış, kıpırtılı bir hal içinde günlük sorumluluklarını yerine getirdiği görülebilir. Daha çok sosyal yaşamdan kaçınmak için kendi mantığına göre geçerli nedenler bulur ve etkinliklere katılmaz. Bu daha sinsi bir ilerleyiştir.
1999 Trabzon Psikiyatri Kongresi’nde her 4 kişiden birinin depresyon geçirdiği açıklanmıştır.
Depresyondaki kişilerin % 10–15'i intihar girişiminde bulunabilir. Genelde düzelmeye başladıkları bir noktada yeterli güce sahip olarak intiharla ilgili tasarılar yapıp uygulamaya geçebilecekleri dikkate alınmalıdır.
Erkekler depresyonda kadınlara göre 2 kat daha fazla, ağlayamadıklarından yakınırlar. Bu durumda kendine yönelik öfke bir organda belirti verebilir (mide ağrısı, baş ağrısı, sızılar v.b.)
Majör Depresif Bozuklukta görülen belirtiler
1. İlgi kaybı.
2. Enerji kaybı – Bitkin ve yorgun hissetme, libido azalması.
3. Uyku Bozukluğu ( Az ya da çok uyuma, sık sık uyanarak tuvalete gitme).
4. Yemek yeme alışkanlığının değişmesi.
5. Bedensel ağrılar, sızılar (Organik bir bulgu olmaksızın).
6. Konuşmada, hareketlerde ve düşünmede yavaşlama.
7. Ajite olmak (Huzursuzluk, irite hal).
8. Değersizlik duyguları (Kendini beğenmeme, eleştirme, utanma).
9. Suçluluk duyguları, kendini veya başkalarını suçlama.
10. Bir konu üzerinde yoğunlaşamama, dikkatin dağınık olması.
11. Üzüntülü hissetme, karamsarlık.
12. Çaresiz hissetme (Çözümler üretme yetisinin azalması).
13. Anksiyetenin artması.
14. Karar vermede güçlük çekme.
15. Hiçbir zaman düzelemeyecekmiş gibi hissetme.
16. Etkinliklere başlayabilmede güçlük çekmek.
17. Ağlayamama ya da çok çabuk ağlama.
18. Fobilerin ortaya çıkması (Deniz, asansör korkusu, vb. )
19. Duygularını gösterememe.
20. Cinsel istekte azalma veya depresyondan kaçınmak için aşırı cinsel eylemde bulunma ihtiyacı.
21. İntiharla ilgili düşünceler, tasarılar ve bunlarla ilgili konuşmalar.
22. İntihar düşünceleri olmadan ölme isteği (Ölsem de kurtulsam, artık herşeyi yaşadım, hayat hep aynı, herşey monoton )
23. Depresyonla ortaya çıkan takıntılar (obsesyon). Sürekli elektrikleri kontrol etme, hırsız girecekmiş gibi düşünceler.
24. Hezeyan atakları.
25. Kişiliğin çözülmesi. 2 ayda 2 – 3 farklı insanmış gibi kendini hissetme.
Her zaman, her kişide majör depresif bozukluk görülmeyebilir.
Hangi belirtisinin hangi kişide görüleceği yine o kişinin dinamikleriyle ilgilidir ve araştırılması gerekir.