Toplumsal Ruh Sağlığı ve Önemi
Sağlıklı insan demek bedensel, ruhsal ve toplumsal olarak bir bütün halinde sağlıklı olan insan demektir. Bunlardan biri eksik olsa birey tam sağlıklıdır denilemez. Beden, zihin ve ruh sağlığı bir bütün olarak sağlıklı bireyi ve bu sağlıklı bireylerin oluşturduğu toplum da sağlıklı toplumu ifade eder.
Bu yazımda özellikle üzerinde durmak istediğim konu; toplumumuzun ruh sağlığına bakışı , toplumsal ruh sağlığının önemi , bazı göze çarpan vakalar.
Meslek hayatım süresince en çok mücadele ettiğim konu; Psikiyatrik hastalıkların delilik, akıl hastalığı, tımarhane hastalığı. gibi yanlış ve çirkin isimlerle adlandırılmasıdır. Hangi ortamda olursam olayım, karşımda kim olduğuna hiç bakmaksızın bu yanlışı yapan kişiyi uyarır ve yanlışını düzeltmeye çabalarım. Psikiyatrik hastalıklar aynı mide, böbrek, safra kesesi. hastalıkları gibi bir organımızın yani beynimizin kimyasının bozulmasıyla ilgili hastalıklardır ve asla alay, eğlence, küçültme, hor görme gibi davranış ve sözlere maruz kalamazlar.
Bir zavallı kimsesiz şizofren hastaya deli damgası vurmak; bir uçucu madde ( tiner, bali.) bağımlısı ve evinden ayrı sokaklarda yaşayan, sokakların her türlü kötü ve karanlık yüzüne maruz kalmış çocuğa, potansiyel katil ve suçlu damgası vurmak; psikiyatri hastalarına deli, tımarhanelik, mazhar osmanlık. gibi damgalar vurmak hangi vicdana sığar. İşte şiddetle karşı çıktığım ve sürekli mücadele ettiğim konuların başında bu toplumsal hata gelir!
Çünkü toplum sağlığı ve huzurunun en üst düzeyde sağlanması; bütünsel sağlık prensibi ve bilimin ışığı doğrultusunda yapılandırılacak bir ruh sağlığı politikasıyla mümkündür. Burada devlet kurum ve kuruluşlarıyla birlikte, özel kurum ve kuruluşlarına, Psikiyatristlere ( en başta ) , eğitimcilere. topluma görevler düşüyor. Biz geleceğe sağlıklı ve huzurlu nesiller bırakmak istiyorsak ruh sağlığına en bilimsel ve en gerçekçi açıdan yaklaşmalı, toplum kafasında var olan yanlış bilgi ve hitap şekillerini de yok etmeye çabalamalıyız.
Değinmek istediğim bir başka konu ise toplumsal öfkenin nasıl yok edilebileceği. Toplumsal öfke derken toplum hayatı içerisinde bireyin yaşadığı herhangi olumsuz bir olay karşısında verdiği yanlış tepkileri kastediyorum. Eğer dünyada kaybedeceğiniz bir şeyiniz varsa o halde kimseye dalaşmayın. Herkes yatıştırılabilir, herkesle yumuşak ve nazik ilişki kurulabilir. Herhangi bir olumsuzluk karşısında öfkelenmeden, sinirlenmeden, alttan almaya çabalayarak, karşınızdakine hakaret anlamına gelecek söz ve işaretler yapmayarak, kızdırmadan, tahrik etmeden ve tahrik olmadan çözüm yolları bulmak aslında o kadar da zor bir şey değil! Eğer metropolde yaşıyorsak, çevremiz tanımadığımız insanlarla çevriliyse karşımızdaki insanın anlık öfke patlamasına muhatap olabileceğimizi unutmamalıyız. Karşımızdaki kişi bir madde bağımlısı ve bir yoksunluk krizi mi geçiriyor? Karakter ve kişilik bozukluğu mu gösteriyor? Bunu önceden kestiremezsiniz.
Dolayısıyla sakin, ağırbaşlı, öfkelenmeden, sinirlerimize hakim olarak ve soğukkanlı bir yaklaşımla yaşadığımız soruna eğilmeliyiz. Önce kendimizi sonra çevremizdeki diğer insanları çok sevmeli ve saymalıyız. Tekrar söylüyorum; " Eğer dünyada kaybedecek bir şeyiniz varsa lütfen kimseye dalaşmayın ". Sorunlarınıza profesyonel yardım alınız.
Hepinize sağlık ve huzur dolu günler dilerim.