Doğurganlık hızı düştü nüfus durma noktasında
Sağlık Bakanlığı’nın 121 bin kadınla birebir görüşerek yaptırdığı araştırma, doğurganlıkla ilgili korkutan gerçeği gözler önüne serdi. Araştırmaya göre doğurganlık hızı 1,90’a geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu, bu düşüşü 2025 yılında bekliyordu.
Sağlık Bakanlığı’nın yaptırdığı bir araştırma, nüfus artış hızıyla ilgili korkutan gerçeği gözler önüne serdi. Araştırma 12 bölgede, 2012’nin Nisan-Mayıs aylarında, 121 bin 446 kadın ile birebir görüşülerek yapıldı. Çalışmanın sonuçlarına göre Türkiye’de doğurganlık hızı 1,90’a geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), doğum hızının 2025 yılında 2’nin altına düşmesini öngörüyordu. Yine TÜİK verilerine göre nüfus 2019’da yaklaşık 81 milyon olacaktı. Fakat düşüşle bu hedefin tutturulması zor görünüyor. Nüfusun kendini yenilemesi için gerekli olan doğurganlık hızı 2,1. 1940-50 yılları arasında 6,9 olan hız, 2’nin altına düşerek son evreye girdi. Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. İsmet Koç’a göre 2040 yılından sonra nüfus azalmaya başlayacak.
Sağlık Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, bebek ve çocuk ölümlerinin tespiti amacıyla önemli bir araştırma gerçekleştirdi. ‘Türkiye Bebek ve Beş Yaş Altı Çocuk Ölümleri Araştırması’ isimli çalışma, 12 bölgede Nisan-Mayıs 2012 tarihleri arasında, 121 bin 446 kadın ile görüşülerek yapıldı. Araştırma, Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) de sunuldu. Görüşmelerde, 75 saha koordinatörü başkanlığında bin 87 anketör tarafından kişilere birçok soru soruldu. Bu sorulardan biri de toplam doğurganlık hızına yönelikti. Alınan sonuçlarda bir kadının doğum hızının 1,90 olduğu ortaya çıktı. Sonuçta, modern hayat şartlarında çocuk yapma yaşı ile oranlarının düşmesi, sezaryenle doğumun artması etkili oldu. Türkiye’de doğurganlık hızının en yüksek olduğu bölgenin 3,42 çocuk ile Güneydoğu Anadolu, en düşük bölgenin ise 1,55 çocuk ile Batı Marmara olduğu belirlendi.
Araştırmada, kadınların hayatı boyunca başından geçen tüm gebelikler ve bu gebeliklerin sonuçlarına (ölü doğum, düşük, canlı doğum) ilişkin veriler de toplandı. Yaş gruplarına göre inceleme yapıldığında, doğumların yüzde 69’unun 30 yaş altı kadınlar tarafından gerçekleştirildiği görüldü. Doğumların beşte biri, doğum açısından büyük risk taşıyan 19 yaş altı ve 35 yaş üstü kadınlar tarafından yapılıyor. Çalışmada, “Tüm doğumların sadece beşte birinin riskli yaş grubunda gerçekleşmiş olması, bu oranın düşük olduğunu ve kadınlarda bu konuda bilinç düzeylerinin arttığını göstermiştir.” denildi.
Her yıl 130 bin kürtaj gerçekleşiyor
Her yıl ortalama bir milyon 250 bin doğum meydana geliyor. Yaklaşık 300 bin doğum ya doğum öncesi ya da doğum sonrası ölümle sonuçlanıyor. Çalışmada bu konu hakkında da bilgi verildi. Türkiye’de doğumların yaklaşık 150 bini (yüzde 10,9’u) kendiliğinden düşük, 130 bini isteyerek yapılan düşük, 20 bini de ölü doğum ile neticeleniyor. Yetkililer, düşüklerin ve ölü doğumların geçmiş yıllara göre düşüş gösterdiğine dikkat çekiyor.
Çalışmayla Türkiye’deki 5 yaş altı çocuk ölümlerinin azaldığı da ortaya çıktı. Son beş yıl için bebek ölüm hızı binde 7,7 ve beş yaş altı ölüm hızı binde 11,25 olarak hesaplandı. Bebek ölüm hızı, 1960’lı yıllarda binde 160, 1980’lerde binde 120, 1990’larda binde 65 ve 2005’te binde 29’du. Aynı durum beş yaş altı çocuk ölüm oranları için de geçerli. Bu oranlar 1960’lı yıllarda binde 220, 1980’lerde binde 150, 1990’larda binde 85 ve 2005’te binde 37 oldu. Çocuk ölümlerinin azaltılması, Birleşmiş Milletler’in (BM) Binyıl Deklarasyonu ile Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin 8 ana temasından birisi olarak belirlendi. Yeni binyılın başlangıcında ortaya konulan hedef, 2015 yılına kadar beş yaş altı çocuk ölümlerini 2/3 oranında azaltmaktı. Türkiye, Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne zamanından önce ulaşan ve hatta bu hedefi geçen az sayıdaki ülkeler arasında yer aldı.