Cumhurbaşkanlığı sistemine neden EVET demelisiniz?

Değerli okuyucum. Konuyu çok daha hızlı açıklayabilmek ve örnekleyerek ilerlemek için şöyle bir benzetme kullanacağım. Dünyadaki bütün ülkeleri çok sayıda çocuğu olan birer aileye benzetebilirsiniz. Bu çocukların her biri ülkelerini farklı farklı yönlere çekmek isterler. Her birinin güçleri farklıdır. Bunlar, belirli sürelerle ülkelerini belirli yerlerden alıp başka noktalara doğru sürüklerler.

Parlamenter sistemin farklı tür ülkeler için incelenmesi

Danimarka'da parlamenter sistem

Bu tarz bir benzetme ile Hollanda ve Danimarka gibi ülkeleri betimlemeye çalışırsak... Böyle ülkelerde vatandaşların büyük bir kesiminin benzer dini görüşleri, benzer gelecek hayalleri, benzer beklentileri, benzer yaşam tarzları vardır. Ülkede yaşayan azınlık bazı kesimlerin farklı beklentileri olabilir, ancak bunlar ana akımların yanında ihmal edilebilecek kadar azdır. Yandaki şekli inceleyelim. Rahatlıkla görüleceği üzere, kardeşlerin büyük bir kısmı benzer yönlere doğru ülkelerini götürmek istemektedirler. Bunlara karşılık olarak, çok küçük bazı kesimlerin de farklı beklentileri mevcuttur. Böyle bir durumda, güçlü abilerden hangisi aileyi yönlendirirse yönlendirsin sonucun pek de değişmeyeğini söyleyebiliriz. Yöneten arkadaşa destek olarak diğerleri de benzer yönlerde aileyi sürüklemeye çalışacağı için, aile güçlü ve hızlı bir şekilde bu yöne doğru hareket edecektir.

Türkiye'de parlamenter sistem

Peki, Türkiye gibi ülkeleri aynı yöntemle betimlemeye çalışırsak ne olur? Bizim ülkemiz gibi tarihinde imparatorluklar olan, zamanında dünyaya yön vermiş, ve ardından farklı düşünceleri miras olarak almış ülkelerde; farklı kökenlerden, farklı görüşlerden, farklı özelliklerden farklı farklı insanlar yaşar. Türk'ü, Kürd'ü, Abaza'sı, Çerkez'i, vs... Bu insanların sadece dilleri ya da ırkları değil, dinleri de çeşit çeşittir. Kimi Alevi'dir, kimisi kendisini Sünni olarak tanımlar. Kimisi Ataist, kimi de Hristiyan. Bunları ailenin farklı farklı çocuklarına benzetmek gerekirse, yandaki şekilde gösterildiği gibi bir durumla karşılaşırız. Ailenin bazı çocukları ülkeyi bir tarafa çeker, bazıları diğer tarafa. Kim daha güçlü olursa olsun, her zaman karşıt tarafa doğru ilerlemek isteyen birileri mevcuttur. Bu karşıtlığı Türk-Kürt milliyetçiliği olarak da tanımlayabilirsiniz, Alevi-Sünni karşıtılığı olarak da, Muhafazakar-Laik çatışması olarak da.  Her ne kadar bizim ailemizdeki çocuklar daha dinamik, daha güçlü, daha hırslı, sayısal olarak daha fazla olsa da; bu çocukların her biri eforlarını farklı yönlerde harcadıkları için aile sürekli patinaj çeker. Yâni net kuvvet sürekli sıfıra yakındır. Her ne kadar güçlü bir abi aileyi yönetirse yönetsin, hızlı bir şekilde yol kat-etmek neredeyse imkansızdır.

Bu iki betimlemeden de görülebileceği üzere, benzer bireylere sahip ailelerin herkesin yönetime dahil olduğu parlamenter sistemlerde çok daha hızlı bir şekilde yol alabileceklerini söyleyebiliriz.  Çünkü, ortak bir yönde tüm çocuklar güçlerini birleştirerek ilerler. Oysa, Türkiye, Rusya, ABD, ... gibi ülkelerde, bazı görüşler bazı görüşlere katlanabilirken, bazıları ise diğer görüşlerin tam olarak karşısında yer almaktadırlar. İki taraftaki bu bireylerden hangisi yönetimi eline almış olursa olsun, her zaman kendisini yavaşlatan, ilerlemesini zorlaştıran, hızlı kararlar vermesini önleyen bir dirence maruz kalmaktadır.

Eğer, Türkiye gibi ülkeleri parlamenter sisteme mahkum ederseniz, tam olarak patinaj çeken bir arabaya dönüştürmüş olursunuz. İşte bu noktada cumhurbaşkanlığı sistemi oldukça önemli bir fark yaratacaktır.  En güçlü kardeşin yönünde, ya da kendi aralarında uzlaşan bir kardeş grubunun ortak doğrultusunda hızlı hareket etme kabiliyeti sağlayacaktır. Yönetim süresince, aksi yönde patinaj çektirici bir durum oluşmayacaktır. Bir sonraki seçimde, aile götürüldüğü doğrultudan memnunsa aynı çocukla ilerlemeye devam eder. İlerlediği doğrultunun yanlış olduğunu düşünüyorsa, diğer kardeşlere daha fazla olanak tanır ve yönünü değiştirir.

Ülkemizde gerçekten yön değişebilir mi?

Aslında bu sorunun net cevabını son birkaç yılda hep beraber yaşadık. 5 Haziran 2015 seçimlerinde, kardeşlerin üçü ortak bir amaç uğrunda anlaşma fırsatı yakaladılar ama kullanmak istemediler. Yine, 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde, küçük kardeşlerin eline çok büyük bir fırsat geçmişti. Yeterince liberal, halk tarafından kabul görecek, her kesime hitap edebilecek bir siyasetçi, doktor, mühendis, ... bulabilselerdi, elbette en büyük abinin %52 oy almasını önleyebilirler ve ortak adaylarını cumhurbaşkanı yaptırabilirlerdi.

Hadi diyelim şimdilik en büyük abiyi durduracak güçleri yok. 5 sene daha katlandılar, olmadı bir 5 sene daha aynı kişinin yönetimine katlandırlar. Hem şu ana kadar zaten 15 yıldır katlanmıyorlar mı? Ardından gelecek kişi yine bu kadar büyük bir abi mi olacak sanıyorsunuz. Yok yok, göreceksiniz ki yeni gelecek kişi'nin olsa olsa %40 gücü olacak. Zaten, Türkiye'nin tekrardan bu kadar büyük bir abiyi ard arda bulabilmesi çok büyük bir şans olurdu. Hâlâ diğer kardeşler ortak bir yönde anlaşamıyorlarsa, aile duracak değil ya, tabi ki yine belirli bir doğrultuda hızlıca yoluna devam edecektir.

Ülkemizin; Balkan siyaseti, Kafkas olayları, Orta Doğu petrolleri, Doğu Akdeniz politikaları, Avrupa'daki müslüman sorunları, ... gibi konularda hızlı ve güçlü kararlar alabilmesi gerekiyor. İster bu kararları milliyetçi olan kardeş alsın, ister muhafazakar olan, ister batıcı ve positivist olan, isterse de suskun kardeş olsun, hiç farketmez. Artık; ben öyle düşünmüyorum, ben bunun tam karşısındayım, ben bunu durdurmak için elimden geleni yapacağım, ben sizi şu ülkeye şikayet edeceğim, ... deme lüksümüz kalmadı. Böyle bir ülkede, eğer sen de -başka birçok farklı görüş olduğu üzere- farklı düşünüyorsan, bir sonraki döneme kadar daha çok çalışacaksın, bu işin başka bir yolu yok.



7 yıl 3 ay önce eklendi

Prof. Dr. Özgür Demirtaş'a Türkiye ekonomisi hakkında mektup Cumhurbaşkanlığı sistemine neden EVET demelisiniz? Avusturya'nın Wiener Neustadt şehrinde Türk bayrağı asma yasağı Polis silahı gencin başına dayayarak gözaltına aldı haberi Finans piyasalarında kullanılan A-book, B-book, C-book ne demektir? İstanbul'da ev almalı mıyım? Atatürkçülüğün Türk Toplumu İçin Önemi Akıllı telefon bağımlısı mısınız? Borsaya giren Facebook'un hedefi 100 milyar dolar Kore devinden gazilerimize vefa! Dinozorlardan bile eski kertenkele izi bulundu Uzayda teorileri altüst eden enerji İsrail, Türkiye'yi kuşatma provası yapıyor Bulgaristan'la ticaret 10 milyara çıkarılacak Libya'da NATO'nun sivil bölgelere saldırısında 15 kişi öldü Türk Telekom, işte özel sektörün farkı Kudüs olayına iki farklı bakış açısı, gene Davutoğlu Bilimsel makale yazma kılavuzu Cari Açık Nedir? Ülkemizce eğitim dili TÜRKÇE olmalıdır; çünkü
1
2
3
4
5
6
7
8