Yunus Emre şiirlerinden örnekler
Yunus Emre, tasavvuf şiirinin en önemli temsilcisidir. Hayatı hakkında çok az şey bilinen Yunus Emre'nin, on üçüncü yüzyılın ikinci çeyreği ile on dördüncü yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığı düşünülmektedir. Bazı araştırmacılar Sarıköy'de yaşadığını, bazılarıysa Karamanlı olduğunu düşünür. Hacı Bektaş Veli'nin bir eserine dayanarak Sarıköy'de yaşadığı ihtimali daha güçlü görünmektedir. Ölümü 1320 olarak kabul edilen Yunus Emre'nin seksen iki yaşında öldüğü söylenir. Buna göre doğum tarihi de 1238 yılına denk gelmektedir. Yunus Emre'nin eserleri yaşamı hakkında bazı bilgiler içermektedir. Bütün bir Anadolu'yu dolaştığı, Mevlana'yı gördüğü eserlerinde geçen cümlelerden anlaşılmaktadır.
Yunus Emre Şiirleri
Adem oğlu
Miskin Adem oğlanı
Nefse zebun olmuşdur
Hayvan canavar gibi
Otlamağa kalmışdur
Hergiz ölümün sanmaz
Ölesi günin anmaz
Bu dünyadan usanmaz
Gaflet önün almışdur
Oğlanlar öğüt almaz
Yiğitler tevbe kılmaz
Kocalar taat kılmaz
Sarp rüzigar olmuşdur
Beğler azdı yolundan
Bilmez yoksul halinden
Çıktı rahmet gölünden
Nefs gölüne dalmışdur
Yunus sözü alimden
Zinhar olma zalimden
Korkadurun ölümden
Cümle doğan ölmüşdür.
Gönül Çalab'ın Tahtı
Miskinlikte buldular, kimde erlik var ise
Merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise
Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise
Ak sakallı pir hoca, bilemez hali nice
Emek vermesin hacca, bir gönül yıkar ise
Sağır işitmez sözü, gece sanar gündüzü
Kördür münkirin gözü, alem münevver ise
Gönül Çalab’ın tahtı, Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise
Sen sana ne sanırsan, ayruga da onu san
Dört kitabın manası, budur eğer var ise
Bildik gelenler geçmiş, konanlar geri göçmüş
Aşk şarabından içmiş, kim mana duyar ise
Yunus yoldan azuban, yüksek yerde durmasın
Sinle sırat görmeye, sevdiği didar ise
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
dem-be-dem: Zaman zaman
münevver: Bilgili, aydın
Çalap: Allah
bedbaht: Talihsiz
sin: Mezar
sırat: Cennet yolu
didar: Allah'a kavusma, hakkın yüzü
Ağaç
Giderim ben yol sıra, yavlak uzanmış bir ağaç
Böyle lâtif böyle şirin, gönlüm aydur birkaç sır aç
Böyl’uzamak ne manâdır, çünkü bu dünya fânîdir
Bu fuzûllük nişânıdır, gel beri miskinliğe geç
Böyle lâtif beziniben, böyle şirîn düzünüben
Gönül Hakk’a uzanuban, dilek nedir neye muhtâç
Ağaç karır devrân döner, kuş budağa birken konar
Dahi sana kuş konmamış, ne güvercin ne hod turaç
Bir gün sana zevâl ere, yüce kaddin ine yere
Budakların oda gire, kaynaya kazan kıza saç
Er sırrıdır sırrın senin, er yeridir yerin senin
Ne yerdedir yerin senin, sana sorarım ey ağaç
Yunus Emre sen bir nice, eksikliğin yüz bin onca
Kur’ağaca yol sorunca, teferrüclen yoluna geç
Bir dağ içinde
Adım adım ileri, beş alemden içeri,
On sekiz bin hicabı, geçtim bir dağ içinde.
Gözler gibi görmedim, söz gibi söyleşmedim.
Musi'leyin münacaat, ettim bir dağ içinde.
Bir döşek döşemişler, nur ile bezemişler.
Dedim bu kimin ola, sordum bir dağ içinde.
Vardım ileri vardım, Levh-i elime aldım,
Ayetlerin okudum, yazdım bir dağ içinde.
Açtım Mekke kapısın, duydum ol dost kokusun,
Erenlerin hepisin, gördüm bir dağ içinde
Yetmiş bin hicab geçtim, gizli perdeler açtım,
Ol dost ile buluştum, gördüm bir dağ içinde.
Gökler gibi gürledim, yeller gibi inledim,
Sular gibi çağladım, aktım bir dağ içinde.
Ayrılmadım pirimden, ayrılmadım şeyhimden,
Aşktan bir kadeh aldım, içtim bir dağ içinde.
Kalpten büyük dağ olmaz, Ol Allaha doyulmaz,
Sohbetine kanılmaz, erdim bir dağ içinde,
Yunus eyder gezerim, dost iledir pazarım,
Ol Allahın didarın, gördüm bir dağ içinde.
Gönüller yapmaya geldim
Benim bunda kararım yok,
Bunda gitmeye geldim
Bezirganım mataım çok,
Alana satmağa geldim.
Ben gelmedim da'vi için
Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmağa geldim
Dost eşruğu deliliğim,
Aşıklar bilir neliğim
Devşuruben ikiliğim,
Birliğe bitmeye geldim
Yunus Emre aşık olmuş,
Ma'şuka derdinden olmuş
Gerçek erin kapısında
Ömrüm harcamaya geldim
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
bezirgan: Tüccar
mata: Mal,erzak
dav'i: Dava peşinde koşmak,kavga,dava.
sev'i: Sevgi
eşruk: Sarhoşluk
devşuruben: Kaldırıp
bitmek: Kavuşmak
maşuk: Allah (Aşık olunan)
Sevelim sevilelim
Hak cihana doludur, kimseler Hakkı bilmez
Onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz
Dünyaya gelen geçer, bir bir şerbetin içer
Bu bir köprüdür geçer, cahiller onu bilmez
Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz
Yunus sözün anlar isen, mani'sin dinler isen
Sana iyi dirlik gerek, bunda kimseler kalmaz
Çağırayım Mevlam seni
Dağlar ile taşlar ile çağırayım mevlam seni
Seherlerde kuşlar ile çağırayım mevlam seni
Sular dibinde mahi ile, sahralarda ahu ile
Abdal olup ya hu diye çağırayım mevlam seni
Gökyüzünde İSA ile Tur dağında MUSA ile
Elindeki asa ile çağırayım mevlam seni
Derdi okus EYYÜP ile, gözü yaşlı YAKUP ile
Ol MUHAMMED mahbub ile çağırayım mevlam seni
Hamd u şükrullah ile, vasf-ı kulhuvallah ile
Daim zikrullah ile çağırayım mevlam seni
Yunus okur diller ile, ol kumru bülbüller ile
Hakkı seven kullar ile çağırayım mevlam seni
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
mahi: Balık
ahu: Ceylan
abdal: Derviş
ya hu: Allah
okus: Çok
mahbub: Sevgili
Dervişlik Dedikleri
Dervişlik dedikleri hırka ile tac degil
Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil
Durmuş marifet söyler, erene Yunus Emrem
Yol eriyle yoldadır, yolsuza yoldaş değil
Hiç bir kişi bilmez bizi
Hiç bir kişi bilmez bizi,
Biz ne işin içindeyiz
Ne hırsımız baydır bizim,
Ne nefsimiz içindeyiz
Bir kimsenin devletine,
Ta'nediben biz gülmeyiz
Ne munkiriz alimlere,
Ne tersanın hacındayız
Yunus eydur hey sultanım,
Özge şahım vardır benim
Ko dünya altın gümüşün,
Ne bakır-u tacındayız
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
bay: Zengin
ta'netmek: Yermek, kınamak
özge: Başka
tersa: Hıristiyan
munkir: İnkar eden
Ah nefis
Girdim Aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizler Hızır'layın gezer oldum
Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum
Sordum deniz malikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum
Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum
Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktab gül üzer oldum
Ol budakta biter iman iman bitse gider güman
Dün gün isim budur heman nefsime bir tatar oldum
Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum
Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum
Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hümeti yok resul'lere bentlerini bozar oldum
Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı
Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum
Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum
Be hey kardaş
Be hey kardaş Hakk'ı bulam mı dersin,
Hakk'a yarar amel işlemeyince
Tarikat sırrına erem mi dersin,
Kamil mürşid sana söylemeyince.
Özenirsen gardaş, tevhide özen.
Tevhiddir nefsinin kal'asın bozan
Hiç kendi kendine kaynar mı kazan
Çevre yanın ateş eylemeyince.
Değme kişi gönül evin düzemez
Hakk'ın taktirini kimse bozamaz.
Tarikat ummandır dalıp yüzemez,
Aşkın deryasını boylamayınca.
Aşkım galip geldi yüreğim harlar
Aşık olan ar-ı namusu neyler
Behey yunus sana söyleme derler
Ya ben öleyim mi söylemeyince.
Aşıklar ölmez
Ya Rab bu ne derttir derman bulunmaz
Benim garip gönlüm aşktan usanmaz
Aşık ki cana kaldı aşık olmaz
Canın terketmeyen, ma'şukun bulmaz
Aşk pazarıdır bu canlar satılır
Satarım canımı kimseler almaz
Aşık, bir kişidir, bu dünya malın
Ahiret korkusun bir pula saymaz
Bu dünya ol ahiretten içeri
Aşıkın yeri var kimseler bilmez
Yunus öldü diye sala verirler
Ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez
La şerike
La şerike okursun, sonra şerik katarsın
Bire iki demegil, fitne kimden tutarsın
Çün Kuran gökten indi, Onu Allah buyurdu
Ondan haber ver bana, ha kitaptan ötersin
İlim okumaktan gerek kendözünü bilmektir
Kendözünü bilmezsen bir hayvandan betersin
Kılarsın riya namaz, günahın çok hayrın az
Dinle neye varır söz, Cehennemde bitersin
Halka fetva verirsin, Ne için sen tutmazsın
İhlas ile gelirsen bizden nesne utarsın
Sen fakihsin ben fakir, sana hiç tan'umuz yok
İlmin var amelin yok, günahlara batarsın
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
utarsın: Kazanırsın
tan: Kınama
Sûfiyim halk içinde
Sufiyim halk içinde, tesbih elimden gitmez
Dilim marifet söyler gönlüm hiç kabul etmez
Söylerim marifeti, saluslanırım katı
Miskinliğe dönmeye gönlümden kibir gitmez
Görenler elim öper, tac u hırkaya bakar
Söyle sanırlar beni, zerrece günah etmez
Dışımda ibadetim sohbetim hoş taatım
İç pazara gelince bin yıllık ayyar etmez
Dışım derviş içim boş, dilim tatlı sözüm hoş
Amma ettiğim işi dinin değişen etmez
Yunus eksikliğini Allah'ına arz eyle
Onun keremi çoktur sen ettiğin o etmez
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
saluslanmak: Hilekarlık, düzenbazlık.
Haber eylen aşıklara
Haber eylen aşıklara,
Aşka gönül veren benem
Aşk bahrisi oluban
Denizlere dalan benem
Gördüm göğün meleklerin,
Her biri bir işteymiş
Hak Çalabın zikr-in eden
İNCİL benem KURAN benem
Gördüm diyen değil, gören
Bildim diyen değil, bilen
Bilen O'dur, gösteren O,
Aşka esir olan benem
Deli oldum adım Yunus
Aşk oldu bana kılavuz
Hazrete değin yalınız
Yüz sürüyü varan benem
Erenler yolu
Canım erenler yolu inceden ince imiş
Süleymana yol kesen şol bir karınca imiş
Eydürler idi bana aşık avare olur,
Geldi başıma gördüm, ol söz yerince imiş
Dört kitabın manisin okudum hasıl ettim
Aşka gelincek gördüm, bir uzun hece imiş
İki kişi söyleşir Yunus'u görsem diye
Biri eydur ben gördüm bir AŞIK koca imiş
Ahir zaman
İşidün ey ulular,
Ahır zaman olusar
Sağ müslüman seyrekdür,
Ol da güman olusar
Danışman okur tutmaz,
Derviş yolun gözetmez
Bu halk öğüt işitmez,
Ne sarp zaman olusar
Gitti beyler mürveti,
Binmişler birer atı
Yediğü yoksul eti,
İçtiğü kan olusar
Ne acayip sergüzeştler,
Bağrım dolu serzenişler
Durmaz akar kanlı yaşlar,
Aksa gerek şimden gerü.
Bu acaip haldir
Bu bir acaip haldir bu hale kimse ermez
Alimle davi kılar, Veli değme göz görmez
İlm ile hikmet ile, kimse ermez bu sırra
Bu bir acaib sırdır, ilme kitaba sığmaz
Alem ilmi okuyan, dört mezhep sırrın duyan
Aciz kaldı bu yolda, bu aşka el uramaz
Yunus canını terk et, bildiklerini terk et
Fena olmayan suret, şahına vasıl olmaz
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
davi: Savunulan şey
veli: Amma lakin
fena: Benliği terkedip yokluk halinde olma
Ey beni ayıplayan
Ey beni ayıplayan, gel beni aşktan kurtar
Elinden gelmez ise, söyleme fasid haber
Hiç kimsene kendinden, halden hale gelmedi
Cümlemizin halini, maşuk eder mukarrer
Aşıkların her hali, Maşuk katında biter
Sözün var ona söyle, benim elimde ne var
Her kim aşk kadehinden,içti ise bir cura
Ona ne yad ne biliş, ona nesrik ne humar
Dost yüzünden nikabı, her kim giderdi ise
Hicap kalmadı ona, ayruk ne hayr u ne şer
Şeriat edebinden korkaram söylemeye
Yok ise eydeyidim daha ayrıksı haber
Dost kılıcından Yunus ölürse gam değil
Dost göğünden uyanan, Maşuk burcundan doğar
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
fasid: Bozucu, fesat
mukarrer: Kararlaştırılmış
cur'a: Yudum
yad: Yabancı
biliş: Tanıdık
humar: İçkinin verdiği başağrısı
nesrik: Sarhoş
ayrıksı: Aykırı
nikap: Perde, yüz örtüsü
Aşk kitabın okuruz
Söylememek harcısı, söylemeğin hasıdır
Söylemeğin harcısı, gönüllerin pasıdır
Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan
Halka müderris ise, hakikatte asidir
Şeriat haberini şerh ile eydem işit
Şeriat bir gemidir, hakikat deryasıdır
Ol geminin tahtası her nice muhkem ise
Deniz mevci kat olsa, tahta uşanasıdır
Bundan içeri haber işit, ey deyin ey yar
Hakikatin kafiri, şer'in evliyasıdır
Biz talib-i ilimleriz, aşk kitabın okuruz
Çalap müderris bize, aşk hod medresedir
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
Harcısı: Uygunu
Has: Güzel
Şerh: Açıklama
Eydem: Söyleyim
Hakikat: Kuranın gizli anlamlarının bilindiği makam
Muhkem: Kuvvetli
Mevc: Dalga
Kat: Kesme
Uşanmak: Kırılmak
Şer'in: Şeriatın
Talib-i ilim: İlim öğrenen
Hod: Kendi, zaten
Hak bir gönül verdi bana
Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur
Bir dem gelir şadan olur, bir dem gelir giryan olur
Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem cehalette kalır, nesne bilmez nadan olur
Bir dem dev olur ya peri, viraneler olur yeri
Bir dem uçar BELKIS ile sultan-ı ins u can olur
Bir dem varır mescitlere, yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer, incil okur ruhban olur
Bir dem gelir İSA gibi ölmüşleri diri kılar
Bir dem girer kibr evine, Firavn ile Haman olur
Bir dem döner CEBRAİLE rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
hayran: Şaşkın
şadan: Sevinçli
giryan: Ağlayan
beşaret: Müjdelenmek
şerh: Açıklama
nadan: Cahil
deyr: Kilise
ruhban: Rahip
mahfil: Toplantı yeri
gümrah: Sapmış
Aşk Bezirganı
Aşk bezirganı Sermaye canı
Bahadır gördüm Cana kıyanı
Zehi bahadır Can terkin urur
Kılıç mı keser Himmet giyeni
Kamusun bir gör Kemterin er gör
Alu görmegil Palas giyeni
Tez çıkarırlar Fevkal'ulaya
Bin isa gibi Dünya yakanı
Tez indirirler Tahtesseraya
Bir karun gibi Dünya kovanı
Aşık olanın Nişanı vardır
Melamet olur Belli beyanı
İşitin ey yarenler
İşitin ey yarenler
Aşk bir güneşe benzer
Aşk olmayan gönül
Misal-i taşa benzer
Taş gönülde ne biter
Dilinde agu tüter
Nice yumuşak söylese
Sözü savaşa benzer
Geç Yunus endişeden
Gerekse bu bişeden
Ere aşk gerek evvel
Ondan dervişe benzer
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
yaren: Dost
agu: Zehir
bişe: Orman
Kime gönül verir isem
Kime gönül verir isem, benim ile yar olmadı
Halim bilip derdim sorup bana vefadar olmadı
Haktan meğer takdir idi, aşık oldu gönlüm sana
Hiç kimseler bencileyin, aşka giriftar olmadı
İbrahim'e Nemrud odunu, aşktır gülistan eden
Aşktan nazar ericeğiz, gülzar oldu nar olmadı
Aşkta kahırlar çok olur, aşıklara gayret gerek
Yunus aşık oldun ise, aşıklarda ar olmadı
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
giriftar: Tutkun olmak, tutulmak
gülistan, gülzar: Gül bahçesi
nar: Ateş
ar: Utanma
Nice besleyesin
Nice bir besleyesin, bu kadd ile kameti
Düştün dünya zevkine unuttun kıyameti
Dürüs, kazan, ye yedir, bir gönül ele getir
Yüz Kabeden yiğrektir, bir gönül ziyareti
Uslu değil delidir Halka Salusluk satan
Nefsin müslüman etsin var ise kerameti
Yunus imdi sen dahi, gerçeklerden olagör
Gerçek erenler imiş, cümlenin ziyareti
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
kadd: Boy, pos
kamet: Boy
dürüs: Toplayıp biraraya getirme
yiğrek: Daha iyi
salusluk: Hilekarlık
keramet: Olağanüstü işler, haller
Aşık kendi kanını
Helal kıldı ma'şuka aşık kendi kanını
Ma'şuk nakşından okur aşk eri Kur'anını
Yardan ayrı olunca asılıp ölmek yeğdir
Aşık kendi bırakır boynuna urganını
Gitmez aşık gözünden hergiz ma'şuk hayali
Nitekim zilha verir Yusuf'un nişanını
Dirlik budur aşıka ma'şuk yolunda öle
Sorarlar ise aydam aşıkın burhanını
Belkıs ile Süleyman aşka düştü bir zaman
İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını
Gökteki Harut Marut aşk için indi yere
Zühre yüzün görecek unuttu Rahman'ını
Güzaf görmen siz aşkı kime oğradı ise
Sultanı iltir baştan yitirir hanmanını
Ferhat bu aşk yolunda başın külünge tuttu
Hüsrev Şirin derdinden dosta verdi canını
Leyli'yle Mecnun işi acebdür ( ür ) bu halka
Abdürrezzak terk etti aşk için imanını
Zemane vefaları cefa gelir Yunüs'a
Bir doğru yer bulucak fidi kılar canını
Bilmediler
Hakiykatin ma'nisin şerh ile bilmediler
Erenler bu dirliği riye dirilmediler
Hakiykat bir denizdir şeriattır gemisi
Çoklar gemiden çıkıp denize dalmadılar
Bular geldi tapıya şeriat tuttu durur
İçeri giribeni ne varın bilmediler
Dört kitabı şerh eden asıdır hakıykatte
Zira tevsir okuyup ma'nisin bilmediler
Yunus adın sadıktır bu yola geldin ise
Adın değşirmeyenler bu yola gelmediler.
Sensin kerim
Sensin kerim sensin rahim,
Allah sana sundum elim
Senden artuk yoktur emim,
Allah sana sundum elim
Ecel geldi vade erdi,
Bu ömrüm kadehi doldu
Kimdir ki içmeden kaldı,
Allah sana sundum elim
Gözlerim göğe süzüldü,
Canım göğüsten üzüldü
Dilim tetiği bozuldu,
Allah sana sundum elim
Geldim salacam sarılır,
Dört yana sela verilir
El namazıma derilir,
Allah sana sundum elim
Can cenazeden şeştiler,
Üstüme toprak saçtılar
Hep koyubeni kaçtılar,
Allah sana sundum elim
Yunus tap uzattın sözü,
Allah'ına tutgil yüzü
Didardan ayırma bizi,
Allah sana sundum elim
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
emim: İlacım
salaca: Tabut taşıyan tahta
şeşmek: Çıkarmak
tap: Yeter, kafi
didar: Allahın cemali, yüzü
Aşk ver bana
İlahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim
Yavı kılayım ben beni, isteyi ben bulmayayım
Al gider benden benliği, doldur içime şenliği
Diriliğimde öldür beni, varıp orda ölmeyeyim
Bülbül olup öteyim, dost bahçesinde yatayım
Gül oluben açılayım, ayruk dahi solmayayım
Aşkdır derdin dermanı, aşk yoluna koydum canı
Yunus Emre eydur bunu, bir dem aşksız olmayayım.
-- -- -- -- -- -- -- -- -- --
Kanda: Nerede
Yavı kılmak: Kaybetmek
Ayruk: Artık, başka
Eydur: Söylemek
Dem: An, vakit