Bir Müslüman 'LGBTİ Onur Yürüyüşü' hakkında ne düşünmeli?
LGBTİ'nin Tanımı
Öncelikle LGBTİ'nin ne olduğu ile başlayalım.
LGBTİ;
- Lezbiyen,
- Gay,
- Biseksüel,
- Transgender ve
- İnterseks Birliği'nin
baş harflerinden oluşur ve bu birliği temsil eder. Bu grup uzunca bir süredir çeşitli ülkelerde Onur Yürüyüş'leri düzenler ve farkındalık yaratmaya çalışır. Temel amaçları eşcinsel yaşamları olağan hale getirmek ve eşcinsel evlilikleri toplumlara kabul ettirmektir.
İslam Dini'nde Zina ve Homoseksüellik
Zina ile ilgili Ayetler
"Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, açık bir kötülüktür, çok kötü bir yoldur" (İsrâ Sûresi, 32)
"Zina eden erkek, zina eden veya ortak koşan kadından başkasıyla evlenmez; zina eden kadın da zina eden veya ortak koşan erkekten başkasıyla evlenmez. Böyleleriyle evlenmek müminlere haram kılınmıştır" (Nur Sûresi, 3)
"Namuslu kadınlara zina suçu atıp da sonra bu suçlamalarını ispat için 4 şahit getirmeyenlere 80 değnek vurun ve artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. Onlar yoldan çıkmış kimselerdir" (Nur Sûresi, 4)
Görüleceği üzere dinimiz, Zina'yı Müslüman'lara haram etmiştir. Mümin'lere zina etmiş kişilerle evlenmeyi yasaklamıştır. Başka ayet ve hadislerde de geçtiği üzere, zina etmiş bir kimseyi, cariye (savaş esiri) ya da köleden daha aşağı görmüştür. Diğer taraftan, dünya hayatında Zina edenı/edenlerin yakalanmasını ve bu konuda şahitlik edilmesini zorlaştırmıştır. Buradan, insanların yanlış hükümler vermesini önlemek için, asıl cezanın ahiret hayatına bırakıldığını söylesek çok da yanlış olmayacaktır.
Eşcinsellik ile ilgili Ayetler
"Lût'u da Peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: 'Sizden önce âlemlerden hiçbir kimsenin yapmadığı çirkin işi mi yapıyorsunuz? Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz.' ... Onların üstüne bir azap yağmuru yağdırdık. Bak, suçluların akıbeti nasıl oldu." (A'râf Sûresi, 80-81-84)
"Melekler Lût'a: 'Ömrüne andolsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş halde sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)' dediler. Böylece, müşrikleri (güneş doğduğu vakit orada bulunanları) bir sayha (korkunç bir ses dalgası) aldı, yakaladı. Böylece onun (o beldenin) üstünü altına getirdik. Onların üzerine siccîl’den (öldürücü) taşlar yağdırdık. İşte bunda, ibretle izleyenler için, elbette deliller vardır." (Hicr Sûresi, 72-73-74-75)
Eşcinsellik ile ilgili Hadisler
"Erkeğin erkeğe, kadının kadına yaklaşması zinadır" (Beyheki)
"Lut kavminin amelini işleyen melundur" (i. Ahmed)
"Erkek erkekle, kadın kadınla yetinirse, ümmetim helâk olur" (Hâkim, Beyhaki)
"Kimin Lût kavminin sapık işini yaptığını görürseniz, fâili de mef'ûlü de öldürün." (Tirmizî, Ebu Dâvud)
"Livata yaparken yakalanan bekâr (yani muhsan olmayan kişi) de recmedilir." (İbnu Abbâs)
Konuyu çok uzatmamak için, bu kadar ayet ve hadis'i vermekle yetindik.
Dinimizde açık bir şekilde bu tarz uygulamalar haram edilmiş ve yasaklanmıştır.
Müslümanlar eşcinselliğe ve LGBTİ yürüyüşlerine nasıl bakmalıdırlar?
Konuyla ilgili uzmanlar, eşcinselliğin doğuştan bazı hormonal dengesizlikler sonucu oluşabileceği gibi, sonradan alışkanlıklarla da kazanılabilecek bir kişilik bozukluğu olduğunu söylemektedirler. Peki, doğuştan var olabilen bir özelliği dinimiz nasıl olur da yasaklar?
Eşcinsellik ve diğer kişilik bozuklukları
Eşcinsellik de aynen; bencillik, saldırganlık, pedofililik (çocuk istismarı), cimrilik, sabırsızlık, aşırı nefret, öldürme isteği, canilik, ... gibi kişilik bozukluklarından birisidir. Bu gibi bozukluklara, farklı insanlarda farklı miktarlarda eğilimler olabilir. Bu farklılıklar hormonel olarak doğuştan gelebileceği gibi, sonradan da kazanılmış olabilir. Ancak, toplumu rahatsız edecek seviyelere genelde düşük oranlarda rastlanır. Bu oranların düşük olmasının temel sebebi, bu gibi kişilik bozukluklarının kişilerin büyüme evrelerinde, aile ve eğitim hayatı içerisinde törpülenmeye çalışılmasıdır. Böylece, bu kişilerin toplum düzenini bozmadan sosyal hayat içerisinde var olabilmeleri sağlanmış olur.
Eşcinsellerin topluma uyum sağlaması
Çevrenizde bir miktar soruşturursanız, daha önceden eşcinsel eğilimler gösteren kişilerin zaman içerisinde törpülenerek topluma uyabildiklerini, evlendiklerini, çocuk yaptıklarını ve normal bir aile hayatı yaşayabildiklerini görebilirsiniz. Bu da benzer kişilik bozukluklarıyla doğan kişilerin zaman içerisinde topluma uyum sağlayarak normalleşebildiğinin en büyük kanıtıdır.
Eşcinsel evlilik durumunda çocuklar
Yalnızca erkeklerin arasında yetişmiş bir kişide erkeksel özelliklerin arttığı, benzer şekilde yalnızca kadınların arasında yetişen bir kişide de kadınsal özelliklerin arttığı toplum tarafından bilinen bir gerçektir. Eşcinsel evliliklerin yaşanması durumunda, iki erkek ya da iki kadına verilecek bir çocuk bazı duyguları yaşayamadan büyüyecektir. Ne ebeveynler bütün sosyal sorumluluklarına katlanmış olur, ne de çocuklar farklı cinsiyetlerden almaları gereken terbiyeyi tamamlamış olur. Bu durumda çocukların da benzer kişilik bozukluklarına meyletmesi olağan hale getirilmiş olur. Bu nedenle, eşcinsel evliliklere, başkalarına zarar vermez diye bakılması büyük bir yanlış olacaktır. En yakın kişiden, en uzaktaki kişilere kadar çok farklı zararlar doğurabilecek bir konudur.
Eşcinselliğin normalleştirilmesi veya desteklenmesi
Tarih boyunca insanların içerisinde zıt kişilikler her zaman bir arada bulunmuştur. İyilik de kötülük de, sabır da sabırsızlık da, canilik de merhamet de, erkeklik de dişilik de, ... bizim içimizde var olan zıtlıklardandır. Hatta bu durum sadece insanlar için de geçerli değildir. Doğadaki birçok canlıda da benzer zıtlıkları gözleyebilirsiniz. Genel olarak, biz insanlar bu zıtlıklardan doğru olduğunu düşündüklerimizi gâlip hale getirmeye, diğerlerini ise törpülemeye çalışırız. Böylece, basit bir yaşam formundan ayrılarak insan, aile ve sosyal toplumu oluştururuz.
Aile veya sosyal yaşama zararı olacak bir özelliği, törpülemek yerine normalleştirmeye ya da övmeye başlarsak; ilk aşamada toplum içerisindeki meraklı kesimi, ardından normalde böyle bir konuyla ilgisi olmayanları dâhi benzer durumların içerisine istemeden de olsa itmiş oluruz. Nasıl olsa bu toplum tarafından yanlış birşey olarak görünmüyor, nasıl olsa bu hor görülmüyor, nasıl olsa lanetlenmiyor şeklinde bakılırsa, bir anda eşcinsel deneyim oranlarının yükselmeye başladığını görmek çok da hayal olmayacaktır. Bu da aile ve toplum kurumlarına karşı indirilmiş en büyük darbe olur.
Burada konuyu daha net anlayabilmek için başka bir uç örnek verelim. Bir kedi sırf kendisini aslan gibi hissediyor diye bir sırtlana ya da bir köpeğe saldıramaz ve saldırmamalıdır. Çünkü, bu ister doğanın deyin isterseniz tanrının deyin, her ikisinin de yaratılış kuralına aykırıdır. Böyle bir durumdan, kendisi de çevresindekiler de büyük zarar görebilir. Benzer şekilde, bir insan da kendisine verilen fiziksel özellikleri göz ardı ederek yaşamını sürdüremez ve sürdürmemelidir. Bunun, hem sosyal hem de psikolojik zararlı etkilerinin olması kaçınılmazdır. Verilen zarar sadece bireysel bir zarar olmaktan ibaret olmayacaktır. Çevredekileri ve gelecek nesilleri de etkileyecektir.
Eşcinsel meyil ile davranışın farkı
Eşcinsellik ya da homoseksüellikle ilgili olarak, yanlış olan kişinin böyle hisleri ya da meyillerinin olması değildir. Önceden bahsettiğimiz üzere, her insanda bu gibi meyiller/hisler farklı miktarlarda var edilmiş ya da sonradan kazanılmış olabilir. İnsanların içerisinde kötülük de olabilir, karşı cinse karşı aşırı düşkünlük de olabilir, hatta ufacık çocuklara karşı meyil bile olabilir. Konuyla ilgili asıl yanlış olan; bunların uygulamaya sokulması, toplum içerisinde normalleştirilmesi ya da yaygınlaşmasına olanak sağlanmasıdır. Bunun sonucunda da toplumsal sağlığın ve kültürün bozulmasıdır. Bunları bastırıcı ya da törpüleyici önlemler almak en doğrusu olacaktır.
Büyük zorluklar ve sınavlar
Sadece eşcinsel eğilimler için değil... Bir insanın kör doğması da büyük bir sınavdır. Ayaksız ya da kolsuz yaşamak zorunda kalması da keza öyle. Kişinin savaş ortamında doğması, Afrika çöllerinde açlık ve sefalet içerisinde yaşamak zorunda kalması, fakir bir ailede ya da ülkede doğması da olası diğer sınavlardandır. Biz burada, eşcinsel eğilimlerin kolay aşılacak ya da basitçe törpülenebilecek bir sorun olduğunu söylemiyoruz. Tam tersine, bu insan hayatı için oldukça önemli bir zorluk ve sınavdır. Böyle durumlarda doğru olan hayatımızdaki sınavlara isyan etmek değildir. Ailenizi ya da çevrenizdekileri suçlayarak, ya da sizin gibi yaşamalarını sağlayarak bu problemleri ortadan kaldıramazsınız. Sizle aynı sınavı paylaşmayanlarla savaşmanın da bir yararı olmaz. Olabildiğince toplumsal değerleri koruyarak ve diğer insanlara verilen zararı azaltacak şekilde yaşamaya çalışmak herkesin faydasına olacaktır.
Eşcinselliği desteklemek ile eşcinsel olmak arasındaki fark
Bahsedilmesi gereken bir diğer önemli konu da İstiklâl Caddesi'ndeki Onur Yürüyüşü'ne katılmak isteyen gruptaki bireylerin tamamının eşcinsel olmamasıdır. Bu yürüyüşe katılanların büyük bir kesimi, diğerlerini cesaretlendirmek, arkadaşlıklarını göstermek, özgürlükler karşısındaki bakış açılarını ortaya koymak, ne kadar Batı (Medeniyet) düşkünü olduklarını ifade edebilmek için katılanlardan oluşmaktadır. Bu etkinliklere katılan tüm kişilere aşırı eşcinsel eğilimleri olan ya da eşcinsel deneyimler yaşamış kişiler gözüyle bakılmamalıdır. Bunlara, eşcinsel eğilim gibi kişilik bozukluklarının özgürlükler ya da demokrasi açısından değerlendirmenin yanlış olacağının, bu konuyu desteklemenin toplum düzeni ve sağlığı açısından ne gibi zararlarının olabileceğinin anlatılması gerekir.
Olaya batıcılık ya da medeniyet açısından bakmakta başka bir problem daha bulunmaktadır. Eşcinsellik sadece 21. yüzyılda ortaya çıkmış ya da serbest hale gelmeye başlamış bir konu değildir. Tarihsel süreçte bu davranışların serbest bırakıldığı, normalleştirildiği çok sayıda toplum ortaya çıkmıştır. Bildiğimiz kadarıyla hepsi, ama iddiamızı hafifletmek için çoğu demekle yetinelim, çeşitli sebeplerle tarih sahnesinden silinmiştir.
Konuyla ilgili herkesi, toplum sağlığını ve huzurunu da düşünerek daha bilinçli davranmaya çağırıyoruz.